APARTMAN ORTAK GİDERLERİNDEN KİRACININ SORUMLULUĞU

Kat Mülkiyeti Yasası’nın 20. maddesine göre ana taşınmazın ortak giderlerinden kat malikleri sorumludur. 22. madde hükmü gereğince de kat malikinin 20. madde uyarınca payına düşecek gider ve avans borcundan ve gecikme tazminatından bağımsız bölümlerin birinde kira akdine, oturma (sükna) hakkına veya başka bir nedene dayanarak devamlı bir şekilde faydalananlar da müştereken ve müteselsilen sorumludur. Ancak, kiracının sorumluluğu ödemekle yükümlü olduğu kira tutarı ile sınırlıdır. Yasa’nın bu 22. maddesi hükmünce kiracının ana taşınmazın yönetimine karşı ortak giderlerden sorumluluğu onun kiracılık sıfatının devam ettiği sürece söz konusu olup, bağımsız bölümü boşalttıktan ve kiracılık sıfatı bittikten sonra ortak giderlerden sorumluluğu da sona ereceğinden yönetici bu durumdaki kişi hakkında dava açamaz ve Kat Mülkiyeti Yasası hükümlerine göre ortak gider borcunu ödemesini isteyemez. Somut olayda davalı, hakkında icra takibi yapılmadan ve dava açılmadan önce kiracı olduğu bağımsız bölümden ayrılmış ve kiracılık sıfatı da sona ermiş bulunduğundan yöneticinin davalı kiracı hakkında açmış olduğu davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekirken davaya bakılıp işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir (18. HD. 23.6.2008, 6189/448).

ÖN ALIM (ŞUF’A) DAVASI

Dava taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Dava değeri belirlenirken dava konusu edilen payın tapuda gösterilen satış bedeli ve bu satış sebebiyle alıcıya düşen tapu giderleri toplamının esas alınması gerekir.

Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her halde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Yasal önalım hakkının kullanılması için öngörülen üç aylık hak düşürücü süre, satışın, önalım hakkı sahibine alıcı veya satıcı tarafından noter aracılığıyla bildirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Önalım hakkı sahibinin satışı kesin olarak başka bir şekilde öğrenmiş olması sürenin işlemesine yol açmaz.

Paylı mülkiyette bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını tamamen veya kısmen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlar önalım hakkını kullanabilirler.

Önalım hakkı sahibi, adına payın tesciline karar verilmeden önce, satış bedeli ile alıcıya düşen tapu giderlerini, hakim tarafından belirlenen süre içinde hakimin belirleyeceği yere nakden yatırmakla yükümlüdür.

Cebri artırmayla satışlarda önalım hakkı kullanılamaz.

Önalım hakkından feragatin resmi şekilde yapılması ve tapu kütüğüne şerh verilmesi gerekir. Belirli bir satışta önalım hakkını kullanmaktan vazgeçme, yazılı şekle tabidir ve satıştan önce veya sonra yapılabilir.

Yapılan satış, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilir.

Tapu kütüğüne şerh verilen sözleşmeden doğan önalım hakkı, şerhte belirtilen sürede ve belirtilen koşullara göre her malike karşı kullanılabilir. Kütükte koşullar belirtilmemişse taşınmazın üçüncü kişiye satışındaki koşullar esas alınır. Şerhin etkisi her durumda, şerhin verildiği tarihin üzerinden on yıl geçmekle sona erer.

Yasal önalım hakkının kullanılmasına ve vazgeçmeye ilişkin hükümler sözleşmeden doğan önalım hakkında da uygulanır.

Paylı mülkiyet nedeniyle doğan önalım hakkı, ancak paylı mülkiyet ilişkisi devam ettiği sürece mevcut olduğundan davacının paydaşlığının yargılama süreci içinde korunması zorunludur. Davacının dava açıldıktan sonra herhangi bir şekilde önalım hakkına konu edilen taşınmazdaki payını kaybetmesi halinde dava hakkı ortadan kalkacağından davanın reddi gerekir.

Satıcı ve alıcının karı-koca olması halinde satışın miras hukukuna dayalı olarak bağış amacıyla yapıldığının kabulü gerekir. Bu durumda önalım hakkı kullanılamaz.

KAMULAŞTIRMA KARARININ İPTALİ DAVASI

Kamulaştırmaya konu taşınmaz malın maliki tarafından mahkemece yapılan tebligat gününden, kendilerine tebligat yapılamayanlara tebligat yerine geçmek üzere mahkemece gazete ile yapılan ilan tarihinden itibaren otuz gün içinde, kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası açılabilir. 

İdari yargıda açılan davalar öncelikle görülür.

İştirak halinde veya müşterek mülkiyette, paydaşların tek başına dava hakları vardır.

Kamulaştırma işlemine karşı ancak işlemin bir bütün halinde tekemmül etmesinin ardından dava açılabilmektedir. İşlemin tekemmül etmesi için yasada sayılan aşamaların tamamlanması ve idarece açılan bedel tespiti ve tescil davası dilekçesinin kayıt malikine tebliği gerekmektedir. Bu süreç tamamlanmadan açılacak iptal davasının dinlenme olanağı bulunmamaktadır. Zira bu işlemler tek başlarına kesin ve yürütülmesi zorunlu işlem niteliği taşımamaktadırlar.

MUVAZAA NEDENİ İLE TAPU İPTAL DAVASI

Dava taşınmazın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesinde görülür. Davanın tarafları muvazaalı işlemin taraflarıdır.

Muvazaa kısaca irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabilir. Muvazaada taraflar üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak için anlaşarak bazen aslında bir sözleşme yapma iradesi taşımadıkları halde görünüşte bir sözleşme yapmaktadırlar. (Mutlak muvazaa) Veya gerçek iradelerine uygun olarak yaptıkları sözleşmeyi iradelerine uymayan görünüşteki bir sözleşme ile gizlemektedirler. (Nisbi muvazaa) Yanlar, ister salt bir görünüş yaratmak için, ister başka bir sözleşmeyi gizlemek amacıyla, sözleşme yapsınlar görünüşteki sözleşme gerçek iradelerine uymadığından, tabandaki sözleşmede tapulu taşınmazlarda şekil koşullarını taşımadığından geçersizdir.

Muvazaalı sözleşmelerin hüküm ve sonuçlan hakkında bir açıklık bulunmamakta ise de; taraflar arasında alacak ve borç ilişkisi doğurmayacağı, muvazaanın varlığının hiçbir süreye bağlı olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği, mahkemece kendiliğinden (resen) göz önünde bulundurulması gerektiği, belirli bir sürenin geçmesi, sebebin ortadan kalkması veya ilgililerin olur (icazet) vermesi ile geçerli hale gelmeyeceği, uygulamada ve bilimsel görüşlerde ortaklaşa kabul edilmektedir.

Muvazaa nedeniyle geçersiz sözleşmeye dayanılarak bir taşınmazın tapuda temliki yapılmışsa bu tescil yolsuz bir tescil hükmündedir. Tapuda yapılan temlik ve tesciller illi işlemler olduğundan tapunun dayanağı sözleşme geçersiz ise tapu kaydının da Medeni Kanunun 1025. maddesine göre iptali gerekir. Ayrıca muvazaalı sözleşmeler yapıldığı andan itibaren taraflar arasında hüküm ve sonuç doğurmayacağından açılan dava sonunda verilen karar, yenilik doğurucu (inşai) bir hüküm değil, açıklayıcı (ihdası) bir hüküm durumundadır.

Muvazaanın varlığını iddia eden taraf veya bunların ardılı (halefi) sıfatı ile hareket eden kişi bu iddiasını ispat etmek zorundadır. Senede bağlı bir sözleşmeye karşı muvazaa iddiası, ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Sözleşme yakın akrabalar arasında yapılmış olsa dahi muvazaanın yazılı delille ispat edilmesi gerekir. Böyle bir sözleşmenin resmi şekilde yapılması halinde dahi olayın özelliği itibar

EL ATMANIN ÖNLENMESİ DAVASI

Yetkili mahkeme taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Taşınmazın bulunduğu yerden maksat taşınmazın tapuda kayıtlı olduğu yer değil, fiilen içinde bulunduğu mülki sınırdır.  

Dava değeri, el atmanın önlenmesi istenilen taşınmazın elatılan bölümünün değeri ile belirlenir.

Taşınmazın aynına taalluk eden davalarda ecrimisil isteminin de bulunması halinde harç, taşınmazın elatılan bölümünün değeri üzerinden alınır.

Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir. Malikin zilyetliğine ve bundan dolayı da mülkiyet hakkına el atan, taşkınlık yapan ve rahatsız edici durumlar yaratan, hakkının derecesine itiraz eden kimse aleyhine, elatmanın önlenmesi davası açılabilir.

Mülkiyet hakkının sağladığı yetkilerin malik tarafından gereği gibi kullanmasının önleyen ve üçüncü kişilerden gelen etkilere karşı korunma aracı olarak malike haksız elatmanın önlenmesi, taşkınlığın giderilmesi, durdurulması için, elatmanın önlenmesi davası hakkı tanınmıştır.

Mülkiyet hakkına dayalı olarak açılan elatmanın önlenmesi davasında davalı, ayni ya da kişisel bir hakka dayandığını; bu cümleden olarak taşınmaz malda kiracı bulunduğunu ispat ederse, elatmanın haksızlığından söz edilmesi olanağı bulunmamaktadır.

Paylı mülkiyette paydaşlardan her biri ortaklığa giren taşınmazların korunması için tek başına dava açabilir

Gayrimenkul Davaları Nelerdir? Gayrimenkul Hukuku Hangi Davalara Bakar?

Gayrimenkul Hukuku, arazi, arsa, ev, daire, apartman vb. taşınmaz mallarla ilgili mevzuatları kapsar. Bu bağlamda tapu davası, istihkak davaları, kira davaları, kamulaştırma davaları, izaley-i şuyu davaları gayrimenkul dava konuları arasında yer almaktadır. Biraz daha yakından bakacak olursak;

  • Tapu Davaları: Gayrimenkul Hukuku davaları arasındaki tapu davaları, tapu tescil veya tapu iptali gibi dava türlerini kapsar. Hukuka aykırı düzenlemelerde tapu davaları açılarak mağduriyetin engellenmesi sağlanır. Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülen tapu davaları, avukat vekaletiyle yürütülebilir.
  • İstihkak Davaları: Gayrimenkul Hukuku dava konularından istihkak davalarında taşınmazın haksız ihlali söz konusudur. Yine Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan davalarla takip edilir.
  • Kamulaştırma Davaları: Gayrimenkul Hukuku davaları arasındaki kamulaştırma davaları, özel mülk ve arazilerin fiyatının belirlenerek kamulaştırma işlemlerine yapılan itirazları kapsar. Belediye ve kamu kurumlarına karşı açılabilir.
  • Kira Davaları: Kiracı ya da mal sahibi tarafından açılan kira davaları, kira bedeli veya tahliye sebebiyle oluşan uyuşmazlıkları çözer. Kira sözleşmesine uymayan her iki taraf da birbiri hakkında bu davayı açabilir.
  • İzaley-i Şuyu Davaları: Ortaklı taşınmaz mallarda ortaklığın sonlandırılması için açılan davalardır. Sulh Hukuk Mahkemelerinde açılabilir. Satış ya da taksim yoluyla ortaklık bitirilebilir.

Gayrimenkul Hukuku kapsamına giren birçok dava konusu daha vardır. En önemli ve sık görülen davalar bunlardır.

Gayrimenkul Hukuku Alanına Giren Diğer Davalar

Gayrimenkul Hukuku alanında avukatlar; tapu işlemleri, gayrimenkullerin kiralama sözleşmelerinin düzenlenmesi, alım-satım sözleşmelerinin hazırlanması, eser sözleşmesi, ayni, şahsi hak tesisi sözleşmeleri, imar projelerinin çevre mevzuatına uygunluğunun denetlenmesi, gayrimenkul finansman incelemesi, yabancıların mülk edinmesi, ipotek sözleşmelerinin denetlenmesi ve düzenlenmesi süreçlerinde hukuki destek vermektedir. Ayrıca;

  • Tapu iptali ve tescil davaları,
  • Tasarrufun iptali davaları,
  • Sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar nedeniyle açılan alacak davaları,
  • Kira bedeli tespit davaları,
  • Kira arttırma davaları,
  • Tahliye davaları,
  • Müdahalenin men’i davaları,
  • Zilyetliğin korunmasına ilişkin davalar,
  • Ecrimsil davaları,
  • İpotek ve rehin davaları,
  • Geçit hakkı davaları,
  • Kar irtifakı davaları,
  • Ortaklığın giderilmesi ve yolsuz tescilin düzeltilmesi gibi davalar da Gayrimenkul Hukuk alanındadır.

Yabancıların Mülk Edinmesi Gayrimenkul Hukuku Kapsamında!

Gayrimenkul Hukuku, bu alanda ortaya çıkan uyuşmazlıkların yargı yoluyla çözülmesinin dışında ülkemizde mülk edinmek isteyen yabancılara danışmanlık yapılmasını da kapsamaktadır.

Yabancıların mülk edinmesi konusunda danışmanlık yapan avukatlar; malların alım ve satımı konularında hukuki bilgilendirme yapar, kira ve satış sözleşmelerinin hazırlanmasından geçerlilik süresi boyunca yönetilmesine kadar destek olurlar. Ayrıca tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ve belediyeler nezdinde kayıt tetkik işlemleri ve gayrimenkullerin değerlerinin tespiti, yapı ve eser projelerinde ortaya çıkan uyuşmazlıkların yargıya taşınması durumunda dava sürecinin takibi konularında hizmet vermektedirler.

Whatsapp ile ulaşın bize
Whatsapp'a gönder

Bu Sayfadaki İçeriği KOPYALAYAMAZSNIZ !!!