TUTUKLAMA NEDİR?

Tutuklama, bir yargıç kararıyla anayasada ve yasada belirtilen koşulların gerçekleşmesi ile, bir kişinin henüz suçluluğu hakkında kesin karar verilmeden önce, özgürlüğünün kaldırılmasıdır. Tutuklama kişi özgürlüğünü en ağır biçimde sınırlandıran bir önlem olması nedeniyle, ancak yargıç kararıyla uygulanır. Türk hukukunda bunun istisnası yoktur. Başka bir makam ya da kişi tutuklama kararı veremez.
Hakkında tutuklama kararı verilen kişi ele geçirilir ve tutuk evi adı verilen ve genellikle cezaevlerinin bir bölümü olarak yapılan yerlerde tutulur. Hakkında tutuklama kararı verilen kişiye “tutuklu”, bu kişinin içinde bulunduğu hukuki duruma da “tutukluluk” denir. Anayasamız 19 uncu maddesinde tutuklamanın ancak
yargıç kararıyla mümkün olduğunu belirtmekte ve kavramı daha da yakından ele alarak tutuklama nedenlerinden ve hakkında tutuklama kararı verilen kişilerin yargıç önüne çıkarılmalarından da söz etmekte ve bu konuda ilkeleri belirtmektedir. Anayasanın bu denli kurallar koyması, kişinin hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılmasının, ceza yargılaması amacıyla bile olsa, güvence altına almak istemesi olarak nitelenebilir. Tutuklamanın ağır bir önlem olması, buna ancak zaruri
durumlarda başvurmayı zorunlu kılar. Bu nedenle bu noktada “orantılılık” ilkesi hatırlanmalıdır. Bu bakımdan tutuklamanın amaçlarına başka önlemlerin uygulanmasıyla ulaşılabilecek olan durumlarda, tutuklama önlemi uygulanmamalıdır.
Tutuklama koşulları anayasalarda ve yasalarda belirtildikten sonra, yargıca tutuklama kararı vermek mecburiyeti yüklenirse, tutuklamanın mecburiliğinden söz edilir. Aksine tutuklama koşulları gerçekleşmiş olmasına karşın, yine de son takdirin yargıca bırakıldığı durumlarda, tutuklamanın ihtiyari olduğu söylenir. Tutuklama bir ceza yargılaması önlemi olarak hem gerçeği bulmaya yardım eden ve hem de kararların uygulanmasını sağlamayı hedef alan bir önlemdir.
Bu bakımdan tutuklamanın üç amacı vardır: Birinci amaç, sanığın yargılama sırasında el altında bulunmasını sağlamaktır. Sanığın kaçmasının mümkün olduğunu gösteren kuvvetli olguların bulunduğu durumlarda, tutuklama yapıldığında, bu amaç ön plana çıkmıştır.
İkinci amaç ceza yargılaması organlarının yargılama konusu olayı ve buna ilişkin olguları sağlıklı biçimde saptamalarını sağlamaktır. Sanık “delilleri karartma” (Türk ve Alman ceza yargılaması hukuku öğretisinde, “delilleri karartma” olarak adlandırılan bu kavram yasada belirli haller sayılarak formüle edilmiştir.
Tutuklamanın üçüncü amacı, cezanın yerine getirilmesini sağlamaktır. Verilen karar kağıt üzerinde kalacak olduktan sonra, yargılamaya gerek yoktur.
Bunun önüne geçmek için sanık tutuklandığında, üçüncü amaca ulaşmak istenmiş olur. Tutuklama ile ilgili bir başka sorun da, bir sanık hakkında tutuklama kararının her eylem için ayrı ayrı verilip verilmeyeceğidir. Özellikle tutuklama kararının uygulandığı ve sanığın tutukevine konulduğu durumlarda, buna gerek olmayabileceği akla gelebilir. Fakat kanımızca sanığın her eylemi için ayrı tutuklama
kararı verilmesi pratik amaçlara uygundur. Sanık hakkında verilmiş olan bir tutuklama kararı kaldırıldığında ya da sanık beraat ettiğinde, bir başka suçtan tutuklu olup olmadığının bilinmesi yerinde olur. Hatta sanık bir suçundan ötürü cezasını çekmekte olsa bile, yine de bir başka suçtan ötürü tutuklama kararı verilmelidir. Uygulamada bu sonuç göz önünde bulundurularak işlem yapılmaktadır.

1 Yıldız2 Yıldız3 Yıldız4 Yıldız5 Yıldız (Oylama Yapılmadı)
Loading...

TUTUKLAMA NEDİR? ŞARTLARI NELERDİR?

Tutuklama, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenen koruma tedbirlerinden olup, şüpheli ya da sanığın hükümden önce özgürlüklerinin hâkim veya mahkeme kararı ile kısıtlanmasını sağlayan bir koruma tedbiridir.

Tutuklamanın şartları;

Kuvvetli suç şüphesi
Tutuklama nedenlerinin varlığı
Kaçma şüphesi
Delilleri karartma şüphesi
Yasal karineler
Tutuklama yasağının bulunmaması
Muhakeme şartının gerçekleşmesi
Sanığa güvence belgesi verilmemiş olması
Orantılılık
Hâkim veya mahkeme kararı sıralayabiliriz. Tutuklama, bir tedbir olup, öne çekilmiş bir ceza değildir. Bundan ötürü, tutuklama kararı verilirken, verilen tutuklama kararının öne çekilmiş bir ceza olarak uygulanıp, masumiyet karinesini ihlal edilip edilmediğinin denetimi, tutuklama kararlarının gerekçesi ile mümkündür.

Ülkemizdeki tutuklama uygulaması, tutuklamanın hukuki niteliğinin tamamen göz ardı edilmesi, tutuklamaya “ön ceza” veya “yargısız ceza” işlevinin tanınması şeklinde olmaktadır. Yargılamanın makul sürede bitirilememesi ile tutuklama süresinin makul olmaması arasında bir sebep-sonuç ilişkisi meydana gelmektedir. Bu durumun kamuoyunda yargıya güveni azalttığı kuşkusuzdur.

Whatsapp ile ulaşın bize
Whatsapp'a gönder

Bu Sayfadaki İçeriği KOPYALAYAMAZSNIZ !!!