ETKİN PİŞMANLIK MAKUL İNDİRİM YAPILMAMASI NEDENİ İLE BOZMA

3. Ceza Dairesi         2021/2025 E.  ,  2021/9730 K.

“İçtihat Metni”

İNCELENEN KARARIN;
Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.05.2019 tarih ve 2018/35 – 2019/195 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : Tüm sanıklar yönünden TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 3, 5/1, 62/1, 53, 58/9, 63 maddeleri uyarınca verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik istinaf başvurularının esastan reddi

Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatları, başvuruların süresi, kararların niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Sanık … ve müdafii, sanık … ve müdafii, sanık … müdafii, … müdafii, … müdafii duruşmalı inceleme taleplerinin yasal şartları oluşmadığından CMK’nın 299. maddesi gereğince REDDİNE,
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih ve 2017/956 – 2017/370 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen Dairemizin İlk Derece sıfatıyla verdiği
24.04.2017 tarih ve 2015/3 – 2017/3 sayılı kararı ile Dairemizin temyiz incelemesi sonucu vermiş olduğu 14.07.2017 tarihli 2017/1443- 2017/4758 ve 13.11.2019 tarihli 2018/5526 – 2019/6842 sayılı kararlarında açıklandığı üzere;
FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün mahrem hizmet ve yapılanması olarak adlandırılan yapılanması, Devletin en kritik ve operasyonel birimlerine sızarak örgüt hesabına yürütülen gizli faaliyetlerde bulunan bir yapı olup, örgüt mensubu sayısı mahrem yapılardan olan Türk Silahlı Kuvvetlerinde süreç içinde artarak TSK birimlerini yönlendirebilecek ve kontrol altında tutabilecek bir güce kavuşmuştur.
FETÖ/PDY’nin Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet ve Milli İstihbarat Teşkilatları içerisinde yer alan mensupları bu örgütün “Silahlı Kanadını” oluşturmuştur.
FETÖ/PDY’nin, TSK içerisinde diğer yapılanmalarından farklı bir yapılanmaya gittiği, tamamen hücre tipi, birbirinden habersiz ve bağımsız üniteler oluşturduğu, bu ünitelerin sivil kişilerin sorumluluğunda üst düzey komutanlar (general, albay, yarbay, binbaşı), alt rütbede subaylar (teğmen, üsteğmen, yüzbaşı) ve astsubay gruplarından oluştuğu tespit edilmiştir. FETÖ/PDY, askeri öğrenci olarak TSK’ya yerleştirdiği mensuplarını ikişer üçer kişiden oluşan, birbirinden ayrı ve habersiz hücreler halinde abi olarak tabir ettikleri örgüt üyelerinin sorumluluğuna vermiş, kod adı vererek gerçek isimlerini gizlemiş, bu örgüt üyelerinin, hiçbir hücre diğer bir hücreden haberdar olmayacak şekilde, ayda sadece bir-iki kez örgütün evlerine gitmelerini sağlayarak ya da dışarıda yüz yüze görüşerek deşifre olmalarının önüne geçmeye çalışmıştır. TSK’ya sızan elemanların korunması, orduda tutunabilmesi ve arkadan gelenlerin önünün açılabilmesi için her türlü yol ve yöntemin uygulandığı anlaşılmıştır.
FETÖ/PDY, örgütsel tüm uygulamalarında olduğu gibi haberleşme yöntemlerinde de gizliliği esas alarak iletişim sağlamaya özen göstermiş ve bu amaçla yüz yüze (buluşma), canlı kurye, kriptolu IP hattı, not ile haberleşme, basın yayın üzerinden talimat verme, sosyal medya, telefon (GSM, operasyonel hat, ankesör, büfe arama), iletişim ve haberleşme programları (ByLock) şeklinde birbirinden farklı iletişim yöntemlerini kullanmıştır. FETÖ/PDY’nin askeri mahrem yapılanmasında, örgütün mahrem sorumlularının sevk ve idaresi altındaki askeri personel ile deşifre olmayı engellemek maksadı ile irtibat kurma yollarından birisinin de; “Kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, iddia bayii ve lokanta gibi işletmelerde bulunan ve ücret karşılığı kullanılan sabit (kontörlü/voip) hatlar ile Türk Telekom’a ait ankesörlü telefon hatlar” olduğu tespit edilmiştir. FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün “sohbet” olarak adlandırdığı örgütsel toplantıları devam ettirmek için elzem olan askeri personel ile irtibatlarında gizliliğe çok önem verdiği; FETÖ kapsamında yürütülen soruşturmalardaki şüphelilerin hatları ile kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta ve benzeri gibi sair işletmelerde kurulu bulunan ücret karşılığı kullanılan sabit hat ve ankesörlü hatların HTS kayıtlarının incelenmesinde, ardışık arama (yakın zaman diliminde birbirini takip eden peşi sıra), periyodik arama (farklı tarih ve zaman diliminde belirli gün aralığı
dahilinde) ve tek arama şeklinde iletişimin gerçekleştirildiği ve irtibat sağlandığı saptanmıştır.
FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün TSK içerisindeki mahrem yapılanmasında faaliyet yürüten ve etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan bazı şüpheliler vermiş olduğu ifadelerinde ankesör-sabit hat (büfe-market vb.) aramaları konusunda, özetle; TSK içindeki bir kişinin örgüt adına aranacaksa kontörlü telefonu bulunan büfe, market ve kuruyemişçilerden arandığını, bunun bir tedbir olduğunu beyan etmişlerdir.
Yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesine sızmış mensuplarının bir kısmı ile özellikle geçmiş yıllarda kullandıkları bir sistem olan büfe, market ve benzeri yerlerdeki ücretli telefonlar veya kontörlü telefonlar ile haberleşmek suretiyle örgütsel iletişimin kurulduğu, arama işleminin genellikle tek taraflı ve kısa süreli olduğu, sadece sorumlu şahısların arama işlemini yaptığı (askeri şahıs tarafından karşı arama yapılmadığı, askeri personelin de çok sık olmamakla birlikte mahrem sorumlusuna ulaşmak istedikleri durumlarda aradığı), sorumlu şahıs tarafından aranan askeri personelin büyük kısmının rütbe, makam ve sınıf olarak genelde denk oldukları, genel olarak her sivil yöneticinin sorumluluğunda birden fazla hücre bulunduğu ve hücrelerin 2-3 asker şahıstan (askeri öğrenci ve/veya muvazzaf personel) oluştuğu, bu asker şahısların da aynı Kuvvete mensup olup aynı rütbede bulundukları (istisnai olarak farklı rütbe ve/veya Kuvvetlere mensup asker şahıslardan bir hücre oluşabildiği, örneğin; sivil sorumlunun astsubaylardan oluşan grubunun yanında astsubaylıktan subaylığa geçen askeri personelle de ilgilenebileceği) tespit edilmiş, tek ankesör ya da sabit hattan (market-büfe-bakkal vb.) farklı asker şahısların aranması, arka arkaya arama (ardışık arama) şeklinde olması durumu da aramanın örgütsel olduğu kanısını güçlendirmiştir.
FETÖ/PDY’nin bir iletişim aracı olarak ankesörlü/sabit hatlardan periyodik veya ardışık aramaların hukuki niteliği konusunda Dairemizin 13.11.2019 tarihli 2018/5526 – 2019/6842 sayılı kararında yapılan açıklamalarda da belirtildiği üzere, ulusal ve uluslararası mevzuat hükümleri çerçevesinde başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesinde ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 20. maddesinde koruma altına alınmış olan özel hayata saygıya ve özel hayatın gizliliğine ilişkin hükümler ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının haberleşme hürriyetine ilişkin 22., suç ve cezalara ilişkin esasların düzenlendiği 38., milletlerarası antlaşmaları uygun bulmaya ilişkin 90. maddesi; Ceza Muhakemesi Kanunun iletişimin tespiti ve dinlenilmesi ile kayda alınmasına dair 135., bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevinin düzenlendiği 160., Cumhuriyet savcısının görev ve yetkilerinin düzenlendiği 161., delillerin ortaya konulması ve reddine dair 206., delillerin takdir yetkisine dair 217., hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlara dair 230., hukuka kesin aykırılık hallerine dair 289. maddeleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Khan/Birleşik Krallık, 12.05.2000, B.No:35394/97, &34; Bykov/Rusya, 10.03.2009, B.No:4378/02, & 90; Khodorkovskiy ve Lebedev/Rusya, 25.07.2013, B.No:11082/06, 13772/05, & 700; Leander/İsveç, 26.03.1987,
B.No:9248/81, & 59; A. ve Diğerleri/Birleşik Krallık, 19.02.2009, B.No:3455/05, & 177 kararları ile birlikte bir bütün olarak değerlendirildiğinde; yargılama konusu olayın açıklığa kavuşturulması ve maddi gerçeğin bulunabilmesi için ispat amacıyla kullanılan her araç delil olarak kabul edilir. Bu manada esas olan, delilin keyfi ve açıkça dayanaktan yoksun olacak şekilde sanık aleyhine kullanılmaksızın, yargılamanın bir bütün olarak adil yapılmasıdır. Delillerin kabul edilebilirliği ve değerlendirilmesi ulusal mahkemelerin takdirindedir. Bir devletin terörle mücadele etmek için önlem almadan önce, felaketin gelip çatmasını beklemesi mümkün değildir. Herkesin özel yaşamına saygı gösterilmesi hakkına sahip olmasına karşılık; terörle mücadele, terör saldırılarını engellemeye yardımcı olabilecek bilgilerin toplanması, terör şüphelilerinin yakalanıp yargılanması amacıyla özel gözetleme yöntemlerinin kullanması hukuka aykırı değildir.
Suçun işlendiğini gösterir somut olgulara dayanan kuvvetli suç şüphesinin bulunması, elde edilen delilin keyfi ve açıkça dayanaktan yoksun olmayıp denetlenebilmesi, kamu düzenini bozan bir eylem olarak işlenen suçun aydınlatılamamasının ve cezasız kalmasının, toplumun dirlik ve düzeninin bozulması sonucunu doğuracağında tereddüt olmaması hususları dikkate alındığında; demokratik kurumlara, hukuk devletine, demokrasiye ve insan haklarına karşı, 15.07.2016 tarihli darbe teşebbüsünü gerçekleştiren, pek çok insanın ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet verip bir çok ağır suçu organize şekilde işleyen FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün, çok büyük bir önem verdiği, silahlı kanadını oluşturan askeri mahrem yapılanmasına yönelik yapılan soruşturmada, şüpheliler ve suç delillerine ulaşılması amacıyla Ankara merkezli ve diğer illlerde Cumhuriyet başsavcılıklarının yasal yetkisine dayanarak hakim kararıyla geçmişe dönük elde ettiği “iletişimin tespiti (HTS)” kayıtlarının, “hukuka uygun bir delil olarak hükme esas alınmasında herhangi bir hukuki isabetsizlik bulunmadığı, yapılan işlemin “demokratik bir ülkede gereklilik” ve “orantılılık” ilkelerine uygun” olduğu, somut olay kapsamında da, kanunda yazılı esas ve usullere göre bu tedbire başvurulmasının “iletişim özgürlüğü” hakkının özünü ortadan kaldırmayacağı kanaatine varılmıştır.
FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının iletişim yöntemi olarak ankesörlü/sabit hatlardan periyodik veya ardışık aramalar yaptıkları yönündeki tespitlerden sonra, soruşturma makamlarınca başlangıç soruşturması kapsamında ve CMK’nın 160/1 maddesinin verdiği yetkiye dayanarak yapılan araştırmalar sonucunda; FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının “sohbet” olarak adlandırdıkları örgütsel toplantılara devam etmek için kamuya açık market büfe vb. yerlerde kurulu bulunan ücret karşılığı kullanılan sabit hat veya ankesörlü hatları özel yöntemlerle kullandıklarının tespit edilmeleri üzerine, CMK. 135/6 maddesi gereğince sabit hat ve ankesörlü hatlara yönelik iletişimin tespiti kararları alınarak uygulamaya konulması, bu cümleden olarak şüpheli kişilerin hatlarıyla kamuya açık, birbirinden bağımsız büfe, market vb. yerlerde kurulu bulunan sabit veya ankesörlü hatların HTS kayıtlarının incelenmesi, üçüncü kişilere ait verilerin ayıklanması ile yapılan analizler sonucunda şüphelilere ulaşılmasında hukuka aykırı yöntemlerin kullanıldığı ileri sürülemeyeceği gibi, ihlal edildiği iddia edilen hakka nazaran kamu güvenliğinin korunması ve suçla mücadele için sağlanan yararın üstünlüğünden de kuşku duyulmaması gerekecektir.
Bu kapsamda dosya incelendiğinde, özellikle 24.12.2018 tarihli Bilirkişi Raporu, HTS Analiz raporu, tanık ifadeleri, sanıkların savunmalarına göre somut olayın;
1-Sanıklar …, …, …, …, …, … … ve … hakkında verilmiş mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Her ne kadar mahkeme tarafından sanık …’ın ardışık aramaya dahil olduğu kabul edilmiş ise de; bu aramanın yukarıda anlatılan kriterlere uymaması, tekil aramalar ve tanık beyanları nazara alındığında sonuca etkili görülmemiştir.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmalarda alınan ifadelerden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün ülke genelinde olduğu gibi sanığın görev yaptığı Batman ilinde de, askeri mahrem yapılanma anlamında bir yapılanmaya gittiğine yönelik kuvvetli suç şüpheleri ile yapılanma içerisinde yer alan sivil mahrem imamların örgütsel faaliyetler kapsamında örgütsel haberleşmeyi sağlamak amacıyla il genelinde bulunan, kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta vb. gibi sair işletmelerde kurulu bulunan, ücret karşılığı kullanılan sabit hat ve ankesörlü hatları kullandıklarına ilişkin bilgilere ulaşılması üzerine, il genelinde faaliyet yürüten sabit/ankesörlü telefonlara yönelik olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Sulh Ceza Hakimliğinden;
İl Merkezindeki kontörlü telefon ve ankesörlü telefon olarak kullanımda olduğu tespit edilen telefon hatlarına yönelik CMK’nın 135/6. maddesi gereğince iletişimin tespiti kararları alındığı, bu kararlara dayanılarak (HTS) kayıtlarının incelenmesinde (soruşturma konusu suç ile ilgileri bulunmayan üçüncü kişilere ait veriler ayıklanarak);
Ayrıntıları hükme esas alınan 24.12.2018 tarihli bilirkişi raporunda açıklandığı üzere;
Sanık …’nın… Büfe’ye tahsis edildiği anlaşılan 0 216 335 60 35 numaralı sabit hattan 1 kez ardışık, 0216 383 22 79 numaralı sabit hattan 1 kez tekil olarak arandığı,
Sanık …’un… Büfe’ye tahsis edildiği anlaşılan 0 216 335 60 35 numaralı sabit hattan 1 kez ardışık, yine… Büfe’den ve 0216 309 3137 nolu sabit hattan 3 kez de tekil olarak arandığı,
Sanık …’ın… Büfe’ye tahsis edildiği anlaşılan 0 216 335 60 35 numaralı sabit hattan 1 kez ardışık, yine… Büfe’den ve 0216 640 47 96 nolu hattan 5 kez tekil olarak arandığı,
Sanık …’nın… Büfe’ye tahsis edildiği anlaşılan 0 216 335 60 35 numaralı sabit hattan 1 kez ardışık, yine… Büfe’den ve 0216 343 27 37, 0216 523 24 72 nolu hatlardan 11 kez tekil olarak arandığı,
Sanık …’ın 0212 419 52 50, 0212 650 97 90, 0212 658 19 33, 0212 955 06 19, 0216 334 00 80, 0216 343 27 37, 0216 383 22 79, 0216 412 03 69 nolu hatlardan 53 kez tekil olarak arandığı,

Sanık …’nın… Büfe’ye tahsis edildiği anlaşılan 0 216 335 60 35 numaralı sabit hattan 1 kez ardışık, 0216 412 03 69 nolu hattan 2 kez tekil olarak arandığı,
Sanık …’ün… Büfe’ye tahsis edildiği anlaşılan 0216 335 60 35 nolu sabit hattan 3 kez ardışık olarak, yine… Büfe’den ve 0216 297 72 19, 0216 344 64 15, 0216 412 03 69, 0216 461 92 53, 0216 472 24 37, 0216 505 05 63, 0216 523 24 72, 0216 532 86 85 nolu sabit hatlardan 109 kez tekil olarak arandığı,
Sanık … Gülcan Büfe’ye tahsis edildiği anlaşılan 0216 335 60 35 nolu sabit hattan 1 kez ardışık olarak, yine… Büfe’den ve 0216 412 03 69, 0216 523 24 72, nolu sabit hatlardan 15 kez tekil olarak arandığı,
Tespit edilmiştir.
Sanıklar, aşamalarda alınan savunmalarında, söz konusu aramalara ilişkin makul bir açıklama getirememiştir.
Tüm bu açıklamalar karşısında somut olay irdelendiğinde;
Hukuka uygun olarak elde edilen (HTS) kayıtlarının incelenmesinde, “sanık …’nın kendi adına kayıtlı ve kullanımında olan … … GSM nolu hattının İstanbul İl Merkezinde bulunan ücret karşılığı kullanıma sunulan farklı farklı kez sabit hatlı telefonlardan, (27.07.2013 – 28.10.2013) tarihleri arasında toplam 1 ardışık ve 1 kez tekil, sanık …’un…. GSM nolu hattının İstanbul İl Merkezinde bulunan ücret karşılığı kullanıma sunulan farklı farklı kez sabit hatlı telefonlardan, (08.12.2012 – 22.03.2013) tarihleri arasında toplam 1 ardışık ve 3 kez tekil, sanık …’ın 0….. GSM nolu hattının İstanbul İl Merkezinde bulunan ücret karşılığı kullanıma sunulan farklı farklı kez sabit hatlı telefonlardan, (17.08.2014 – 14.08.2015) tarihleri arasında toplam 1 ardışık ve 5 kez tekil, sanık …’nın …. GSM nolu hattının İstanbul İl Merkezinde bulunan ücret karşılığı kullanıma sunulan farklı farklı kez sabit hatlı telefonlardan, (02.02.2012 – 08.03.2015) tarihleri arasında toplam 1 ardışık ve 11 kez tekil, sanık …’ın …. GSM nolu hattının İstanbul İl Merkezinde bulunan ücret karşılığı kullanıma sunulan farklı farklı kez sabit hatlı telefonlardan, (25.03.2012 – 24.10.2015) tarihleri arasında toplam 53 kez tekil, sanık …’ın 0…. GSM nolu hattının İstanbul İl Merkezinde bulunan ücret karşılığı kullanıma sunulan farklı farklı kez sabit hatlı telefonlardan, (05.01.2013 – 13.01.2013) tarihleri arasında toplam 1 ardışık ve 2 kez tekil, sanık …’ün 0…..GSM nolu hattının İstanbul İl Merkezinde bulunan ücret karşılığı kullanıma sunulan farklı farklı kez sabit hatlı telefonlardan, (30.08.2013 – 27.06.2015) tarihleri arasında toplam 3 ardışık ve 109 kez tekil, sanık …’ın…..GSM nolu hattının İstanbul İl Merkezinde bulunan ücret karşılığı kullanıma sunulan farklı farklı kez sabit hatlı telefonlardan, (17.09.2012 – 30.03.2014) tarihleri arasında toplam 1 ardışık ve 15 kez tekil olarak arandığının”, anlaşılması karşısında, arama sayısı, aramaların ardışık ve periyodik olması, ardışık aranan kişilerin aynı rütbeden olması, aramaların gerçekleştirildiği zaman, konuşma süreleri, sanıkların farklı sabit hatlardan aranması, aranmaların makul görünmemesi nazara alındığında, sanığın örgütün iletişim metotlarından olan “ankesörlü/sabit hatlardan aranma” gizli iletişim sistemine dahil oldukları dikkate alındığında, mahkemenin sanıkların örgüt üyesi olduklarına ilişkin kabulünde bir isabetsizlik olmadığı, yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanıklar …, …, …, … ve sanıklar müdafilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA,
2)Sanık … hakkında verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.04.2008 tarih ve 9-18-78 sayılı kararında açıklandığı üzere; etkin pişmanlık hükümlerinin amacı, bir yandan terör ve örgütlü suçlarla mücadele bakımından stratejik önemi nedeniyle en etkili bilgi edinme ve mücadele araçlarından olan örgütün kendi mensuplarını kullanmak, diğer taraftan da suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu yasa dışı örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları cezalandırmayarak ya da cezalarında belli oranlarda indirim yaparak yeniden topluma kazandırmaktır.
TCK’nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesinden yararlanabilmek için; failin yakalandıktan sonra bilgisi ölçüsünde örgüt içerisindeki konumuyla uyumlu şekilde kendisinin ve diğer örgüt üyelerinin eylemleri, örgütün yapısı ve faaliyetleriyle ilgili yeterli ve samimi bilgi vererek suçtan pişmanlığını söz ve davranışlarıyla göstermesi gerekmektedir. Bu bilgi maddenin üçüncü fıkrasında aranan, örgütü çökertecek nitelikteki bilgi değildir. Verilen bilginin önemi cezanın belirlenmesinde dikkate alınmalıdır (Dairemizin 12.05.2015 tarih, 2015/1426 E. 2015/1292 K. 26.10.2015 tarih, 2015/1565-3464 K.).
TCK’nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesi kapsamında etkin pişmanlıkta bulunulduğunun kabulü halinde bu suçtan dolayı verilecek cezada 1/3’ten 3/4’e kadar bir indirim yapılacağı öngörülmektedir. Buna göre belirlenen cezadan en az 1/3, en fazla 3/4 oranında bir indirim yapılacaktır. Bu iki sınır arasında yapılacak indirim, verilen bilginin niteliği, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ya da diğer örgüt mensuplarının tespiti ile ilgili olmak üzere elverişlilik derecesi, ceza soruşturması ya da kovuşturmasının hangi aşamasında etkin pişmanlıkta bulunulduğu gibi kıstaslar nazara alınarak mahkeme tarafından takdir ve tayin edilecektir.
Bu açıklamalar ışığında, somut olay değerlendirildiğinde;
Silahlı terör örgütüne üye olduğu ve incelenen dosya kapsamı ve delillere göre yakalandıktan sonra yargılama aşamasında örgütte kaldığı süre ve konumu itibarıyla örgütün yapısı, faaliyetleri ve diğer örgüt mensupları ile ilgili verdiği bilgilerin niteliği ve faydalılık derecesi nazara alındığında TCK’nın 221/4-2. cümlesinde öngörülen etkin pişmanlık şartlarını taşıdığı anlaşılan sanık hakkında yargılama sürecinde etkin pişmanlıkta bulunulan aşama da gözetilerek belirlenen cezadan dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerekirken yeterli ve hukuki olmayan gerekçe yazılı şekilde fazla ceza tayini,
Kanuna aykırı, sanık … müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, bu sebeplerden dolayı hükümlerin CMK’nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Etkin Pişmanlık -Dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun bir şekilde en üst had olan 3/4 oranında indirim yapılmaması nedeni ile bozma

YARGITAY

  1. Ceza Dairesi

Esas Yıl/No: 2021/2513

Karar Yıl/No: 2021/9474

Karar tarihi: 12.10.2021

Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;

Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;

Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;

Hükmolunan cezanın süresine göre şartları bulunmadığından sanıklar … ve … müdafilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca REDDİNE,

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

I-Sanıklar …, …, … hakkında verilen hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Sanık … hakkında dosyada mevcut diğer delillerin atılı suçun sübutu açısından yeterli olduğu görülmekle, ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme tutanağı beklenilmeden karar verilmesi sonuca etkili görülmemiştir.

Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanıklar …, … ve müdafileri ile sanık … müdafiinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,

II-Sanıklar …, …, …, …, … hakkında verilen hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

1-Sanık … hakkında;

a-FETÖ/PDY emniyet mahrem yapılanmasına ilişkin dijital verilerin incelenmesi sonucunda düzenlenen veri inceleme raporunun tek başına emare delil olduğu nazara alındığında; söz konusu veri inceleme raporunda belirtilen hususların doğru olup olmadığının mahkemece araştırılarak, ayrıca UYAP’ta oluşturulan örgütlü suçlar bilgi havuzunda sanık hakkında bilgi ve beyan bulunup bulunmadığı araştırılıp, varsa aşama beyanlarının aslı veya onaylı suretleri getirtilerek, ilgili şahıs ya da şahısların duruşmada tanık sıfatıyla dinlenilmesi, tanık olarak dinlenilmesinin mümkün olmaması halinde dosyaya getirtilen beyanlarının CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunup diyecekleri sorulduktan sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

b-Dosya kapsamında, sanık hakkında örgütsel faaliyetlerine ilişkin ihbar edilen sıfatıyla müdafisiz olarak beyanlarına başvurulan …’nın, tanık sıfatıyla dinlenilmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi,

c-İstinaf aşamasında dosyaya geldiği anlaşılan, sanığın dijital materyallerine ilişkin bilirkişi raporu ile sanığın örgütsel faaliyetlerine ilişkin beyanda bulunan başka dosya şüphelisi …’ya ait beyan ile ekindeki fotoğraf teşhis tutanağına göre ilgili şahsın tanık sıfatıyla dinlenilmesi, tanık olarak dinlenilmesinin mümkün olmaması halinde dosya içerisindeki beyanı ile ekindeki fotoğraf teşhis tutanağının ve dijital inceleme raporunun CMK 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak diyeceklerinin sorulmasından sonra karar verilmesi gerektiğinin gözetilmesi lüzumu,

d-UYAP’ta oluşturulan örgütlü suçlar bilgi havuzunda … isimli şahsın vermiş olduğu ifadesinde, sanığın gerçekleştirdiği örgütsel faaliyetlerle ilgili bilgi verdiği görülmekle, adı geçen şahsın aşamalardaki beyanlarının Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde dosya kapsamına alınması, mümkün olduğu takdirde usulüne uygun şekilde tanık olarak dinlenilmesi, aksi halde aşamalardaki beyanlarının CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunup diyecekleri sorulduktan sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

2-Sanık … hakkında;

a-FETÖ/PDY emniyet mahrem yapılanmasına ilişkin dijital verilerin incelenmesi sonucunda düzenlenen veri inceleme raporunun tek başına emare delil olduğu nazara alındığında; söz konusu veri inceleme raporunda belirtilen hususların doğru olup olmadığının mahkemece araştırılarak, ayrıca UYAP’ta oluşturulan örgütlü suçlar bilgi havuzunda … isimli şahsın vermiş olduğu ifadesinde sanığın gerçekleştirdiği örgütsel faaliyetlerle ilgili bilgi verdiği görülmekle, adı geçen şahsın aşamalardaki beyanlarının Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde dosya kapsamına alınması, mümkün olduğu takdirde usulüne uygun şekilde tanık olarak dinlenilmesi, aksi halde aşamalardaki beyanlarının CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunup diyecekleri sorulduktan sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

b-İstinaf aşamasında dosyaya geldiği anlaşılan, … isimli şahsın kolluk tarafından bilgi alma tutanağı şeklinde tanzim edilen beyanlarının kolluğun tanık dinleme yetkisinin olmaması karşısında ilgili şahsın tanık sıfatıyla dinlenilmesi suretiyle karar verilmesi gerektiğinin lüzumu,

3-Sanık … hakkında;

Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu anlaşılmakla sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

a-Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, TCK’nın 61/1. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca; suçun işleniş biçimi, işlendiği yer ve zaman, meydana gelen tehlikenin ağırlığı göz önünde bulundurularak, hakkaniyete uygun bir ceza tayini gerekirken, dosya kapsamında yer alan Garsonun veri inceleme raporuna göre de, sanığın mahrem yapıda stajyer konumunda olduğu da göz önüne alınarak temel cezanın belirlenmesinde suçun unsurlarının teşdit sebebi olarak nazara alınamayacağı da gözetilmeden, TCK’nın 61/3. maddesine aykırı olarak alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle hüküm kurulması,

b-TCK’nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesinden yararlanabilmek için; failin yakalandıktan sonra bilgisi ölçüsünde örgüt içerisindeki konumuyla uyumlu şekilde kendisinin ve diğer örgüt üyelerinin eylemleri, örgütün yapısı ve faaliyetleriyle ilgili yeterli ve samimi bilgi vererek suçtan pişmanlığını söz ve davranışlarıyla göstermesi gerekmektedir. Bu bilgi maddenin üçüncü fıkrasında aranan, örgütü çökertecek nitelikteki bilgi değildir. Verilen bilginin önemi cezanın belirlenmesinde dikkate alınmalıdır (Dairemizin 12.05.2015 tarih, 2015/1426 E. 2015/1292 K. 26.10.2015 tarih, 2015/1565-3464 K.).

TCK’nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesi kapsamında etkin pişmanlıkta bulunduğunun kabulü halinde bu suçtan dolayı verilecek cezada 1/3’ten 3/4’e kadar bir indirim yapılacağı öngörülmektedir. Buna göre belirlenen cezadan en az 1/3, en fazla 3/4 oranında bir indirim yapılacaktır. Bu iki sınır arasında yapılacak indirim, verilen bilginin niteliği, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ya da diğer örgüt mensuplarının tespiti ile ilgili olmak üzere elverişlilik derecesi, ceza soruşturması ya da kovuşturmasının hangi aşamasında etkin pişmanlıkta bulunulduğu gibi kıstaslar nazara alınarak mahkeme tarafından takdir ve tayin edilecektir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; silahlı terör örgütüne üye olduğu ve TCK’nın 221/4-2. cümlesinde öngörülen etkin pişmanlık şartlarını taşıdığı kabul edilen sanığın incelenen dosya kapsamı, deliller ve mahkeme kabulüne göre, yakalandıktan sonra soruşturma ve yargılama aşamasında örgütte kaldığı süre ve konumu itibarıyla, örgütün yapısı, faaliyetleri ve diğer örgüt mensupları ile ilgili verdiği bilgilerin niteliği, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ya da diğer örgüt mensuplarının tespiti ile ilgili olmak üzere faydalılık derecesi ve yargılama sürecinde etkin pişmanlıkta bulunulan aşama gözetildiğinde, uygulanan kanun maddesinin amaç ve gerekçesi ile orantılılık ilkesi çerçevesinde belirlenen ceza üzerinden dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun bir şekilde en üst had olan 3/4 oranında indirim yapılması gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde fazla ceza tayini,

4-Sanıklar …, … hakkında;

Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu anlaşılmakla sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

TCK’nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesinden yararlanabilmek için; failin yakalandıktan sonra bilgisi ölçüsünde örgüt içerisindeki konumuyla uyumlu şekilde kendisinin ve diğer örgüt üyelerinin eylemleri, örgütün yapısı ve faaliyetleriyle ilgili yeterli ve samimi bilgi vererek suçtan pişmanlığını söz ve davranışlarıyla göstermesi gerekmektedir. Bu bilgi maddenin üçüncü fıkrasında aranan, örgütü çökertecek nitelikteki bilgi değildir. Verilen bilginin önemi cezanın belirlenmesinde dikkate alınmalıdır (Dairemizin 12.05.2015 tarih, 2015/1426 E. 2015/1292 K. 26.10.2015 tarih, 2015/1565-3464 K.).

TCK’nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesi kapsamında etkin pişmanlıkta bulunduğunun kabulü halinde bu suçtan dolayı verilecek cezada 1/3’ten 3/4’e kadar bir indirim yapılacağı öngörülmektedir. Buna göre belirlenen cezadan en az 1/3, en fazla 3/4 oranında bir indirim yapılacaktır. Bu iki sınır arasında yapılacak indirim, verilen bilginin niteliği, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ya da diğer örgüt mensuplarının tespiti ile ilgili olmak üzere elverişlilik derecesi, ceza soruşturması ya da kovuşturmasının hangi aşamasında etkin pişmanlıkta bulunulduğu gibi kıstaslar nazara alınarak mahkeme tarafından takdir ve tayin edilecektir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; silahlı terör örgütüne üye olduğu ve TCK’nın 221/4-2. cümlesinde öngörülen etkin pişmanlık şartlarını taşıdığı kabul edilen sanıkların incelenen dosya kapsamı, deliller ve mahkeme kabulüne göre, yakalandıktan sonra soruşturma ve yargılama aşamasında örgütte kaldığı süre ve konumu itibarıyla, örgütün yapısı, faaliyetleri ve diğer örgüt mensupları ile ilgili verdiği bilgilerin niteliği, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ya da diğer örgüt mensuplarının tespiti ile ilgili olmak üzere faydalılık derecesi ve yargılama sürecinde etkin pişmanlıkta bulunulan aşama gözetildiğinde, uygulanan kanun maddesinin amaç ve gerekçesi ile orantılılık ilkesi çerçevesinde belirlenen ceza üzerinden dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun bir şekilde en üst had olan 3/4 oranında indirim yapılması gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde fazla ceza tayini,

Kanuna aykırı olup, sanık … ve müdafii ile sanıklar …, …, …, … müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sanıklar …, …, …, …, … hakkındaki hükümlerin bu nedenlerle BOZULMASINA, sanıklar … ve …’ın üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, verilen ceza miktarı, bozma nedenleri ve tutuklulukta geçirdikleri süre dikkate alındığında, tahliye taleplerinin reddi ile sanıkların tutukluluk halinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Çankırı Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE 12.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Büfe/Ankesörlü Sabit Telefon Hatlarıyla İrtibat Kurma Yönteminin Özellikleri

FETÖ kapsamında yürütülen soruşturmalardaki şüphelilerin hatları ile kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta vb. gibi sair işletmelerde kurulu bulunan, ücret karşılığı kullanılan sabit hat ve ankesörlü hatların HTS kayıtlarının incelenmesinde;
-Ardışık arama (Yakın zaman diliminde birbirini takip eden peşi sıra),
-Periyodik arama (Farklı tarih ve zaman diliminde belirli gün aralığı dahilinde),
-Tek arama,
Şeklinde iletişimin gerçekleştirildiği ve irtibat sağlandığı saptanmıştır.
Birim içerisinde sorumlu düzeyde bulunan örgüt mensuplarının, kendilerine bağlı askerlere ait telefon numaralarını, telefonlarına farklı isimler kullanarak veya not kâğıtlarına GSM numaraları üzerinde belirli değişiklikler yaparak kaydettikleri, iletişim kurmak istedikleri zamanlarda ise; kamuya açık ve birbirinden bağımsız market/büfe/lokanta vb. işletmelerde kurulu bulunan kontörlü/voip (sabit) hatlar ile Türk Telekom’a ait ankesörlü telefonları kullanmak suretiyle kendilerine bağlı askerleri aradıkları belirlenmiştir.
Yapılan soruşturma ve kovuşturmalar sırasında elde edilen bilgilerden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün “Mahrem Yapısı” içerisinde faaliyet gösteren örgüt mensuplarının, kendi sorumlulukları altında bulunan asker şahısların telefon numaralarını, deşifre edilmelerinin önlenmesi ve örgütsel faaliyetlerinin sürdürülebilir olması amacıyla şifreleme metotları kullanarak kaydettikleri de tespit edilmiştir.
FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca kullanılan ve şu ana kadar tespit edilebilen bazı şifreli kaydetme yöntemlerinin;
1-On (10) Rakamına Tamamlama; Öğrencilerin telefon numaralarını telefona kaydetmek yasak olduğu için normal bir esnafın kartvizitinin arkasına veya herhangi bir kâğıda telefon numaralarının son dört rakamının her biri 10’a tamamlanarak kaydedilir. Yani kayıtlı telefon numarasının son dört rakamının her birini 10 sayısından çıkararak ortaya çıkan rakam yazılır. 10’a tamamlama sistemine örnek vermek gerekirse telefon numarasının son dört rakamı 46 05 ise not kâğıdına yazılan numaranın son dört rakama 64 05 olur. Bir başka örnekte ise telefon numarasının son dört rakamı 43 17 ise kartvizite yazılan numaranın son dört rakamı 67 93 olur.
2-Sondan İkili Rakam Bloklarını Çapraz Yer Değiştirme; Telefon numarasının sondan rakam bloklarının yerlerinin çapraz olarak değiştirilmesi yöntemidir. Örneğin, 0 xxx 345 62 44 numaralı telefon kaydedilirken 0 xxx 345 44 62 olarak kaydedilir.
3-Rakam Bloklarını Ters Yazma; Telefon numarasının operatöre ait ilk 3 rakamları sabit kalmak şartıyla geri kalan rakamları ise rakam bloklarının kendi arasında ters yazılarak kaydedilmesidir. Örneğin, 0 xxx 345 62 41 numaralı telefon kaydedilirken 0 xxx 543 26 14 olarak kaydedilir.


4-Sondan 4 üncü Rakamı Dört (4) Arttırma; Telefon numarasının sondan dördüncü rakamına dört eklenerek kaydedilmesidir. Örneğin, 0 xxx xxx 62 44 numaralı telefon kaydedilirken 0 xxx xxx 02 44 olarak kaydedilir.
5-Sondan 2 nci ve 4 üncü Rakamı Yer Değiştirme; Telefon numarasının sondan ikinci ve dördüncü rakamlarının yerlerinin değiştirilerek kaydedilmesidir. Örneğin, 0 xxx xxx 62 44 numaralı telefon kaydedilirken 0 xxx xxx 42 64 olarak kaydedilir.
6-Telefon Numarasını Oluşturan Rakamlara Bir Ekleme Bir Çıkarma; Telefon numarasını oluşturan rakamlara soldan başlayarak sırasıyla bir ekleme bir çıkarma yapılarak kaydedilmesidir. Örneğin, 0 xxx 444 62 44 numaralı telefon kaydedilirken 0 xxx 535 53 35 olarak kaydedilir.
7-Telefon Numarasını Oluşturan Rakamları Kredi Kartı Numarasına Benzetme; Telefon numarasını oluşturan rakamlarının başına, sonuna rakamlar ekleyerek veya 16 haneli kredi kartı numarası şeklinde kaydedilmesidir. Örneğin, 0 xxx 444 62 44 telefon numarası 5410 xxx4 4462 4454 olarak kaydedilir.
8-Telefon Numarasını Oluşturan Rakamları Servis Sağlayıcı Operatör Kodunun İl Alan Koduna Değiştirme; Operatör kodunun herhangi veya faaliyet gösterdiği il kodu şeklinde kaydedilmesidir. Örneğin, 0 505 xxx xx xx numaralı telefon kaydedilirken 0 312 xxx xx xx olarak kaydedilir.
9-99’a Tamamlama; Aranacak telefon numaraları doğrudan olarak değil son iki hanesini 99 ‘a tamamlama yöntemiyle aranmasıdır. Örneğin 5XX 123 45 67 numarasının 5XX 123 45 32 şeklinde yazılması.
-100’e Tamamlama; Aranacak telefon numaraları doğrudan olarak değil son iki hanesini 100’e tamamlama yöntemiyle aranmasıdır. Örneğin 5XX 123 45 67 numarasının 5XX 123 45 33 şeklinde yazılması.
10-Çaprazlama metodu; Aranacak telefon numaraları doğrudan olarak değil son dört hanesinin ikili gruplar halinde kendi içinde çaprazlama yöntemiyle aranmasıdır. Örneğin 5XX 123 45 67 numarasının 5XX 123 76 54 şeklinde yazılması,
Şeklinde olduğu saptanmıştır.
Mahrem İmamların; kendilerine bağlı muvazzaf askerlerin(öğrenci) telefon numaralarını ajandalarına kaydederken yukarıda açıklamaları verilen örnek şifreleme yöntemlerini kullanmakla birlikte; “bazı Mahrem İmamların arama yapmadan önce numaralara baktığında şifreleme yaptığını unutarak/kasten yazılı olan şifreli numarayı aradığı, daha sonra yanlış numara çevirdiğini fark ederek/kasten asker şahsı tekrar gerçek numarasından aradıkları da” sıklıkla gözlemlenmiştir.
Kolluk birimlerinin yapmış olduğu çalışmalar ve soruşturmalarda alınan ifadelerden;
“Mahrem imamların belirledikleri periyodik zaman diliminde grubunda bulunan askeri personelle sohbet adı altında örgütsel toplantıları düzenledikleri, bir sonraki toplantının yerinin-zamanının ve saatinin yapılan bu toplantılarda yüz yüze görüşülerek belirlendiği, toplantı günü ve saatinde değişiklik veya farklı bir gelişme olduğu zaman mahrem imam tarafından sabit hatlardan(ankesör-büfe-market vb.) askeri personelin cep telefonu aranmak suretiyle irtibatın gerçekleştirildiği, mahrem imam tarafından gerçekleştirilen bu görüşmelerin genellikle çok kısa tutulduğu ve şifreli olarak anlatılmak istenilenin söylendiği, bu telefon görüşmelerinin kısa tutulmasının sebebinin mahrem imamın ve sabit hatlardan aranan askeri personelin deşifre olmasını engellemek olduğu, askeri personelle mümkün olduğu kadar sabit hatlardan az irtibat kurulmaya özen gösterildiği, askeri personelin çok aranmasının o personelle ilgili bir sıkıntının yani toplantılara gelmeme, terör örgütü ile irtibatını koparmaya çalışma gibi etkenlere işaret ettiği, mahrem imam tarafından sürekli arama yapılarak askeri personelin ikna edilmeye çalışıldığı, askeri personelin az aranmasının ise o personelin toplantılara düzenli geldiğinin, gerçekleştirilen toplantılarda yüz yüze alınan kararlar sonucunda bir sonraki toplantıya düzenli katıldığının göstergesi olduğu, katalog evlilik yapan askeri personelin eşleri ile toplantılara katıldıkları örgüt imamlarının eşlerinin askeri personelin eşleri ile ilgilendikleri, bu şekilde mahrem imamlarca yapılan görüşmelerin 2017 yılına kadar devam ettiği, bu tarihten sonra sabit hatlardan askeri personelin aranmamasına dikkat edildiği, bunun sebebinin ise yapılan örgütsel faaliyetin deşifre olması ve mahrem imamların takip edilmesinden korku duyulmasından kaynaklı olduğu, bu süreçten sonra askeri personel ile görüşme yapılmak istenildiği zaman; lojmanlarda oturmayan ve FETÖ Terör Örgütü içerisinde faaliyet gösteren askeri personelin evlerine gidilerek irtibat kurulduğu ya da asker şahsın mahrem imamın evine gitmesi şeklinde irtibat kurulmaya çalışıldığı, subay, astsubay veya askeri öğrenciler ile ilgilenen mahrem imamların birbirinden farklı olduğu, örneğin subay ve astsubayların aynı grup içerisine dâhil edilmediği”,
Anlaşılmıştır.
Sonuç olarak;
Yukarıda izah edilen açıklamalar, olgular ve FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne yönelik yapılan soruşturma ve kovuşturmalarda alınan ifadeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesine sızmış mensuplarının çok az kısmına kriptolu haberleşme programı Bylock, Eagle vb. gibi programlar yüklediği, geri kalan mensupları ile özellikle geçmiş yıllarda kullandıkları bir sistem olan büfe, market vb benzeri yerlerdeki ücretli telefonlar veya kontörlü telefonlar ile haberleştikleri, örgütsel irtibatta asıl olan iletişim metodunun yüz yüze görüşme olduğu ve bir sonraki görüşmenin tarih ve yerinin bu esnada belirlendiği, bu mümkün olmaz ise tedbir anlamında her asker şahsın farklı ankesör ya da sabit hatlardan (market-büfe-bakkal vb.) aranmak (GEZEREK) suretiyle örgütsel iletişimin kurulduğu, arama işleminin genellikle tek taraflı ve kısa süreli olduğu, sadece sorumlu şahısların ARAMA işlemini yaptığı (askeri şahıs tarafından karşı arama yapılmadığı, askeri personelin de çok sık olmamakla birlikte mahrem sorumlusuna ulaşmak istedikleri durumlarda aradığı), sorumlu şahıs tarafından aranan askeri personelin büyük kısmının rütbe/makam olarak genelde denk olduklarının tespit edildiği (Örneğin; aranan Astsubay ise ardışık aranan kişide Astsubay, Subay ise ardışık aranan da Subay gibi), aynı şekilde kuvvetlerinde denk olduğu (Örneğin; aranan jandarma ise ardışık Jandarma, aranan KKK personeli ise ardışık KKK personelinin arandığı gibi), genel olarak her sivil yöneticinin sorumluluğunda birden fazla hücre bulunduğu ve hücrelerin 2-3 asker şahıstan (askeri öğrenci ve/veya muvazzaf personel) oluştuğu, bu asker şahısların da aynı Kuvvete mensup olup aynı rütbede bulundukları (istisnai olarak farklı rütbe ve/veya Kuvvetlere mensup asker şahıslardan bir hücre oluşabildiği, örneğin; sivil sorumlunun astsubaylardan oluşan grubunun yanında astsubaylıktan subaylığa geçen askeri personelle de ilgilenebileceği), tek ankesör ya da sabit hattan (market-büfe-bakkal vb.) farklı asker şahısların aranmasının; arka arkaya arama (ARDIŞIK ARAMA) şeklinde olması durumunda, aramanın örgütsel olduğu kanısını güçlendirdiği, ayrıca aynı ankesör/sabit (büfe-market vb.) hattan arka arkaya (ARDIŞIK) arama yapılmasının; mahrem sorumlu şahsın tedbirsizliği ve işin kolayına kaçmasından kaynaklandığı, daha çok gizliliğe uymayan MAHREM İMAMLAR tarafından yapıldığı, aramaların kısa olmasının nedeninin ise askeri personelin daha önceden yeri ve zamanı kararlaştırılan görüşmeye gelinmemesi gerektiği veya gelip gelemeyeceğinin teyit edilmesi ya da görüşmeye gelmeyen kişiye gelecek görüşme yer ve zamanının bildirilmesi veya daha önceden kararlaştırılan yer/tarihin değişmesinden dolayı yapılan aramalar olmasından kaynaklı olduğu, aramaların genellikle mesai saatleri dışında yapıldığı, sorumlu şahsın, askeri personeli aradıktan sonra tedbir amaçlı ilgisiz ve alakasız kişileri de ankesörle arayarak bu bütün içerisinde hedeflerin kaybolmasının amaçlandığı, genellikle on beş gün, ayda veya iki ayda bir kez iletişime geçilerek buluşmalar/toplantıların gerçekleştirildiği, bu görüşmede bir sonraki buluşma tarihinin kararlaştırıldığı, bir aksaklık olmadığı müddetçe yeniden bir aramaya ihtiyaç duyulmadığı, bazen mahrem sorumlu tarafından, sorumlu bulunan gruplarla ilgili grup içerisinde bulunan tek şahsın arandığı ve bu şahıstan gruptaki diğer şahsa veya şahıslara bilgi vermesini istediği, aramanın sadece büfe, lokanta, market vs. kontörlü arama yapılabilen yerler olmadığı, ayrıca ankesörlü telefonlar ile kontörü olmadığından bahisle rica yolu ile işyerlerinde mevcut sabit hattan da arama işlemi yapılabildiği, genel olarak yüzbaşı ve üstü rütbedeki subaylarda, “birebir sorumluluk” esasının geçerli olmasından dolayı birden fazla asker şahsın oluşturduğu hücre sisteminin tercih edilmediği, mahrem yapı sorumlusunun kural olarak sorumlusu olduğu asker şahıs/şahıslarla aynı ilde ikamet ettiği ve aynı ildeki sabit hatlarla iletişim kurduğu, istisnai olarak sözde TSK Yapılanmasının bölge esaslı teşkilatlanması nedeniyle yakın ilde bulunan hatlarla da iletişim kurulabildiği, mahrem yapı sorumlusunun sorumlu olduğu örgüt mensubu asker şahısları aramasından sonra belirlenen buluşma yerinde aranılan hatların takılı bulunduğu cihazların götürülmemesi veya götürülse bile kapatılmasına yönelik tedbir uygulanmaya çalışıldığı, ancak istisnai durumların olabileceği, bu tedbirin ortak yer baz istasyonundan sinyal verilmesini ve/veya dinleme yapılmasını önleme amaçlı olduğu, daha önceden kararlaştırılan noktaya gelinmediği takdirde ya da mahrem imam il dışında ise ve periyodik zamanlarla bir araya geliniyorsa (2 haftada bir Cumartesi gibi) bir gün önce mahrem imamın arayarak çağrı bıraktığı, arama işlemi sonrasında gizlilik (son aradığı numaranın telefon hafızasında kalmasını önlemek) ve sözde tedbir amaçlı olarak ilgisiz rastgele numaraların çevrildiği, redial (geri arama) tuşu ile son aranan kişinin tespitinin önlenmeye çalışıldığı, sivil yönetici unsurun sorumlusu olduğu asker şahsın numarasının son iki rakamını kendi telefon rehberinde “10”, “100” veya “99” rakamına tamamlayacak şekilde kayıt etmesinin en fazla başvurulan tedbir yöntemlerinden biri olduğu, bu nedenle yanlışlıkla numaraların şifrelenmiş haliyle yapılan aramaların da gerçekleşebildiği, yapılanmada her yönetici sivil unsurun deşifre olmamak amacıyla kendi tedbir ve iletişim metodunu kendisinin belirlediği, (Bu metotlardan birisine örnek vermek gerekirse kısa süreli arama, cevapsız çağrı bırakma, aynı hattan parça parça kısa süreli arama vb.), mahrem yapı içerisindeki irtibatın ve şifreleme tekniğinin deşifre olmaması amacıyla çok sayıda şifreleme tekniğinin kullanıldığı,
Belirlenmekle;
Günümüzde iletişim aracı olarak cep telefonlarının kullanılmasının hayatın olağan akışına uygun ve kabul edilen bir gerçek olmasına karşın, kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta vb. gibi sair işletmelerde kurulu bulunan, ücret karşılığı kullanılan sabit hat ve ankesörlü hatlar üzerinden asker şahıslarla GEZEREK ya da ARDIŞIK şeklinde yapılan aramaların; örgütün “gizlilik” ve “deşifre olmama” kuralına uygun olarak Askeri Mahrem Yapılanmasının irtibat kurma yöntemlerinden biri olup FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün MAHREM İMAMLARI tarafından örgütsel amaçlı, örgütsel haberleşmeyi sağlamak amacıyla gerçekleştirildiği, sonucuna varılmıştır.

Uyuşturucu Madde Ticareti Suçu ;

Uyuşturucu Madde Ticareti Suçu ;

 Uyuşturucu madde ticareti suçu, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin imali, ithali, ihracı, ülke içinde satılması, satışa arz edilmesi, başkalarına verilmesi (temin etme), sevk edilmesi, nakledilmesi, depolanması veya ticaret amacıyla satın alınması, kabul edilmesi ile işlenen seçimlik hareketli bir suçtur (TCK md.188).

 Uyuşturucu madde ticaretinin konusu eroin, kokain, morfin veya bazmorfin gibi uyuşturucu maddeler ise suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hali işlenmiş olur. Diğer tüm uyuşturucu maddeler (esrar, bonzai vs.) suçun konusunu teşkil ettiklerinde aynı nitelikte cezai yaptırıma bağlanmıştır.


  Uyuşturucu Madde Kabul Etme ve Bulundurma Suçu


  Kabul etmek; bir kimsenin başkasına ait uyuşturucu ya da uyarıcı maddenin zilyetliğini herhangi bir karşılık vermeden kişisel kullanım dışında bir amaçla alması olup, suçun tamamlanması için maddenin failin fiili hakimiyetine geçmesi gerekmektedir. Bulundurmak ise; bir kimsenin kendisine ya da bir başkasına ait uyuşturucu ya da uyarıcı maddeyi kişisel kullanım amacı dışında ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak üzerinde tasarrufta bulunabilecek şekilde hakimiyeti altında tutması şeklinde tanımlanabilecektir. Uyuşturucu ya da uyarıcı maddeyi sattığı, satışa arzettiği, başkalarına verdiği, sevk ettiği, naklettiği, depoladığı, satın aldığı belirlenemeyen, ancak kişisel kullanım sınırlarının üstünde bir miktardaki maddeyle yakalanan sanıklar, 188/3. maddesinde belirtilen kabul etme ve bulundurma eylemlerini gerçekleştirmiş olacaklardır.


 Uyuşturucu Madde Temin Etme Suçu


   Uyuşturucu madde temini, yani başkasına verme, uyuşturucu sağlama fiili; bir kimsenin kendisinde bulunan veya herhangi bir surette elde ettiği uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi, satış amacı olmadan ve herhangi bir bedel almaksızın başkasına vermesidir. Uyuşturucu madde temin etme suçunda kilit nokta, failin, uyuşturucu maddeyi satış veya satışa arzetme amacı dışında başkalarına devretmesidir. Uyuşturucu maddeyi alan kişinin de bu maddeyi hangi amaçla aldığının bir önemi yoktur. Kendi kişisel ihtiyacı için kullanacak olan bir kimseye uyuşturucu ve uyarıcı madde temin etme fiili, kanunda uyuşturucu maddeyi “başkasına verme” şeklinde tanımlanan suçu oluşturur (TCk md. 188/3).

Uyuşturucu Madde Kullanma ile Ticareti Arasındaki Farklar

        Bu iki suç birbirleri ile tamamen ayrılmakta olup, uygulamada maalesef birbirlerine karışmaktadır. Aşağıda sıralacağımız kriterler bir avukat  yardımı ile yargı makamına usulüne göre sunulmalıdır.

         -Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma ile uyuşturucu madde ticareti açısından en önemli ölçüt, yakalanan uyuşturucu maddenin miktarıdır.Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında esrar kullananların her defasında 1-1,5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri bildirilmektedir. Buna göre yıllık kullanım miktarının üzerinde uyuşturucu madde bulunduran sanığın, uyuşturucu maddeyi kullanma amacı dışında bulundurduğu kabul edilmektedir.

      -Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin sanık tarafından bulundurulduğu yer dikkate alınarak uyuşturucu maddenin kullanmak için mi yoksa ticaret için mi bulundurulduğu tespit edilmelidir. Kişisel ihtiyacı için uyuşturucu madde bulunduran kimse, bunu her zaman kolaylıkla ulaşabileceği bir yerde bulundurur .Uyuşturucu maddenin kolayca ulaşılamayacak bir yerde zulalanmış olması uyuşturucu madde ticareti yapıldığının göstergesidir.

      -Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin bulunduruluş şekli de suç vasfının tespiti açısından önemli ölçütlerden biridir. Uyuşturucu maddenin çok sayıda ve özenli olarak hazırlanmış küçük paketçikler halinde bulunması, her paketçiğin içine hassas biçimde yapılan tartı sonucu aynı miktarda uyuşturucu madde konulmuş olması, uyuşturucu maddenin ele geçirildiği yer veya yakınında hassas terazi ve paketlemede kullanılan ambalaj malzemelerinin yakalanması, uyuşturucunun kullanım dışında bir amaçla bulundurulduğu hususunda önemli bir belirti olacaktır.

Uyuşturucu Suçlarının Cezası Nedir?

      Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç eden kişi, 20 yıldan 30 yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

      Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren (temin eden), sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, 10 yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz

      Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

SD Kart Kodlama Harfi

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosunun 18.04.2017 tarihinde ele geçirdiği micro SD kartta Emniyet Genel Müdürlüğü personelinin FETÖ/PDY üyeleri tarafından fişlendiği ve personelin;

  • Örgüt mensubunun örgüte bağlılık derecesi, katıldığı örgütsel toplantı sayısı, örgüt evinde kalma durumu ve verdiği himmet miktarı,
  • Örgütten zaman içinde ayrılmış örgüt eski üyesinin örgüte bakışı, örgüte geri dönme potansiyeli, varsa katıldığı örgütsel toplantı sayısı ve verdiği himmet miktarı,
  • Örgüt mensubu değilse örgüte bakış açısı, sosyal hayattaki tavru, yaşam tarzı,
  • Örgüt mensubu olsun olmasın bazı personelin özel ve meslek hayatındaki ilişkin kişi özelinde hazırlanış açıklamaların yer aldığı ve örgüt perspektifiyle çeşitli sistematik kodların verdiği tespit edilmiş.

Ele geçirilen bu dijital veri içerisinde “Tüm Liste, Güncel Liste ve Tüm Emekli” isimli tablolar vardır. Her personele bu tabloda amir ve memur olarak sınıflara ayrılmış ve A4, A5, B4, B5, SAY, EA, AD, F vb harf ve rakam kodlarıyla yaklaşık 80 kategoriye ayrılmıştır.

0Hakkında bilgi olmayan personeli ifade ettiği,
2Polis Akademisinden yeni mezun olmuş ancak hala meslekteki derecelendirilmesi yapılmamış kişilerden Akademide FETÖ mensubu olmayan, Cuma namazlarını kılan kişileri ifade ettiği,
3Polis Akademisinden yeni mezun olmuş ancak hala meslekteki derecelendirilmesi yapılmamış kişilerden Akademide FETŐ mensubiyeti olan ancak örgüte bağlılığı alt seviyede olan kişileri ifade ettiği,
4Polis Akademisinden yeni mezun olmuş ancak hala meslekteki derecelendirilmesi yapılmamış kişilerden Akademideki FETÖ bağlılığı orta düzey olan kişiyi ifade ettiği,
5Polis Akademisinden yeni mezun olmuş ancak hala meslekteki derecelendirilmesi yapılmamış kişilerden Akademideki FETÖ bağlılığı en üst olan kişiyi ifade ettiği.
?Hakkında kanaat yazılamamış EGM personelini ifade ettiği.
AFETO mensubiyeti olan, teslimiyeti, sadakati ve bağlılığı üst seviyede olan kişileri ifade ettiği, (Normalde A’nın yanına rakam yazıldığı, ancak burada eksik yazılmış olabileceği değerlendirilmiştir.)
A?FETO mensubiyeti olan, teslimiyeti, sadakati ve bağlılığı üst seviyede olan ancak A4 veya A5 derecesine karar verilememiş kişiyi ifade ettiği,
A4FETO mensubiyeti olan, teslimiyeti, sadakati ve bağlılığı üst seviyede olan kişiyi ifade ettiği,
A4?FETO mensubiyeti olan, teslimiyeti, sadakati ve bağlılığı üst seviyede olan ancak A5 ile A4 arasında kararsız kalınmış kişileri ifade ettiği,
A5FETÖ mensubiyeti olan, teslimiyeti, sadakati ve bağlılığı en üst seviyede olan kişileri ifade ettiği,
A5?FETÖ mensubiyeti olan, teslimiyeti, sadakati ve bağlılığı üst seviyede olan ancak A5 ile A4 arasında kararsız kalınmış kişileri ifade ettiği,
AÇIKTAFETÖ mensubu veya örgüt tarafından ilgilenilen, yani DİL seviyesinde bulunan personelin görevden uzaklaştırma durumunu belirtmek üzere yazıldığı değerlendirilmiştir.
ADEmniyet içindeki FETO yapılanmasının etki alanı dışındaki kişileri tanımlar.
AD-GAEmniyet içindeki FETÖ yapılanmasının etki alanı dışındaki kişilerden; gammazlama yapan, aleyhte çalışan kişileri ifade ettiği,
AKTFETO mensubu personelin örgütten uzaklaşıp tekrar FETÖ’ye döndüğünü belirten ve örgüt üyeleri için kullanılan bir kod olarak değerlendirilmiştir. (Bazen de FETŐ mensubu personelin abiler arasındaki nakil durumunu belirttiği değerlendirilmiştir.)
BFETO mensubiyeti olan, sadakati ve bağlılığı olan ancak bazı konuları sorgulayan veya zaafı olan kişileri ifade ettiği, (Normalde B’nin yanına rakam yazıldığı, ancak burada eksik yazılmış olabileceği değerlendirilmiştir.)
B4FETO mensubiyeti olan, sadakati ve bağlılığı olan ancak bazı konuları sorgulayan veya zaafı olan kişileri ifade ettiği,
B5FETO mensubiyeti olan, sadakati ve bağlılığı olan ancak bazı konuları sorgulayan kişileri ifade ettiği.
B5?B4 ile B5 arasında kararsız kalınmış kişiyi ifade ettiği.
CGeçmişte FETŐ sohbetlerine dahil olan ancak güncel olarak irtibat kurulmayan kişileri ifade ettiği, (17-25 Aralık sürecinden vareste olduğu değerlendirilmiştir.)
C?Örgütten kopup kopmadığı tam tespit edilemeyen kişiyi ifade ettiği,
CAGeçmişte FETŐ sohbetlerine dahil olan ancak güncel olarak irtibat kurulmayan kişilerden tekrar kazanılmaya en yakın olan kişileri ifade ettiği,
CAKTFETŐ mensubu iken örgütten kopan, daha sonra tekrar örgüte kazandırılarak aktarımı yapılan kişiyi ifade ettiği,
CBGeçmişte FETŐ sohbetlerine dahil olan ancak güncel olarak irtibat kurulmayan kişilerden tekrar kazanılmaya ikinci derecede yakın olan kişileri ifade ettiği,
CCGeçmişte FETÖ sohbetlerine dahil olan ancak güncel olarak irtibat kurulmayan kişilerden tekrar kazanılmaya üçüncü derecede yakın olan kişileri ifade ettiği,
CDGeçmişte FETÖ sohbetlerine dahil olan ancak güncel olarak irtibat kurulmayan kişilerden tekrar kazanılmaya dördüncü derecede yakın olan kişileri ifade ettiği,
CDE-CDPYanlış yazılmış olabileceği değerlendirilmiştir.
CEGeçmişte FETÖ sohbetlerine dahil olan ancak güncel olarak irtibat kurulmayan kişilerden tekrar kazanılmaya beşinci derecede yakın olan kişileri ifade ettiği,
CFC sınıflandırmasının normalde CE ye kadar olduğu, burada yanlış yazılmış veya örgüte tekrar katılım noktasında CE konumundaki kişilerden daha uzakta olan kişileri ifade etmek için kullanılmış olabileceği değerlendirilmiştir.
DADaha önce örgüt derslerine gelip gitmiş olanlardan küsüp ayrılarak FETŐ aleyhinde çatışan, zarar vermek için konuşan kişileri ifade ettiği,
DevirFETÖ mensuplarından tayin/okul bitirme döneminde devredilen personeli ifade ettiği.
Devir OlmadıKişinin FETÖ mensubu olduğunu gösteren kavramlardan biri olarak FETÖ mensubunun ‘cemaat’ abilerine devredilmesiyle alakalı olduğu,
Devir OlmayacakKişinin FETÖ mensubu olduğunu gösteren kavramlardan biri olarak FETÖ mensubunun ‘cemaat’ abilerine devredilmesiyle alakalı olduğu,
Devir?FETÖ mensuplarından tayin/okul bitirme döneminde devredilmesi sorulan kişileri ifade ettiği,
DışAlan dışı, FETÖ yapılanmasının içinde değil anlamında olduğu,
Dil-Dil1Emniyet içerisindeki FETÖ mensubu olmayan ancak FETÖ mensubu tarafından kazanılmaya çalışılan kişileri ifade ettiği, (Bu kodun kendi arasında DİL1, DİL2, DİL3 olarak kategorilendirildiği görülmüş, kazanılmaya en yakın olanın DİL3 koduyla ifade edildiği değerlendirilmiştir.)
Dil2-Dil3Emniyet içerisindeki FETÖ mensubu olmayan ancak FETÖ mensubu tarafından kazanılmaya çalışılan kişileri ifade ettiği, (Bu kodun kendi arasında DİL1, DİL2, DİL3 olarak kategorilendirildiği görülmüş, kazanılmaya en yakın olanın DİL3 koduyla ifade edildiği değerlendirilmiştir.)
DPDaha önce örgüt derslerine gelip gitmiş olanlardan küsüp ayrılarak FETÖ’ye ters bakan ancak örgüte karşı eylemsiz olan kişileri ifade ettiği,
DCYanlış yazılmış olabileceği değerlendirilmiştir.
EFarklı hayat görüşünden olan, işini iyi takip eden ve hayatının hiçbir döneminde FETÖ ile ilgisi olmayan kişileri ifade ettiği,
EAFETÖ içerisinde olup örgüt benim örgütüm diyen ancak bazı zaafları olan (himmet verme-kampa kalma-her çağrıldığında gelme-sigara-karşı cins-namaz) kişileri ifade ettiği,
EAVEA düzeyinin üstünde olup sivil abi olmadığında ders yaptıran vekil konumunda örgüt mensubunu ifade ettiği,
EBLEhlibeyt, FETÖ mensubu olmayan, alevi mezhebinden olan kişiyi ifade ettiği,
EDL-EDEhli dünya, FETÖ mensubu olmayan, dünya hayatıyla haşir neşir kişiyi ifade ettiği,
EDL-GAEhli dünyalardan gammazcı olan kişiyi ifade ettiği,
EMLYanlış yazılmış olabileceği değerlendirilmiştir.
F1-F2-F3-F4Farklı hayat görüşünden olan, hayatının hiçbir döneminde FETŐ ile bağlantısı olmamış, FETÖ tarafından zararlı görülen, örgüte zarar verebileceği düşünülen kişileri ifade ettiği,
F4-F5-F6Farklı hayat görüşünden olan, hayatının hiçbir döneminde FETŐ ile bağlantısı olmamış, FETÖ tarafından zararlı görülen, örgüte zarar verebileceği düşünülen kişileri ifade ettiği,
GHerhangi bir örgütle bağlantısı olmayan ancak dini vecibelerini yerine getiren güzel insan anlamında kullanıldığı,
GAFETÖ mensubu olmayan ancak FETÖ mensuplarını bilip onları amirlerine ifşa eden, gammazlama yapan, aleyhte çalışan kişileri ifade ettiği,
GMMLYanlış yazılmış olabileceği değerlendirilmiştir.
HataYanlış yazılmış olabileceği değerlendirilmiştir.
İ, İA, İB, İCFETÖ mensubu olmayan ancak örgüte kazandırılmak için ilgilenilen kişileri ifade ettiği, (kazanılmaya en yakın olanın İA koduyla ifade edildiği değerlendirilmiştir.)
İHLİmam Hatip mezunu ancak FETÖ mensubu olmayan kişileri ifade ettiği.
MAmirlerde farklı cemaatlere müntesip kişileri ifade ettiği,
Menfi-MMLFETÖ tarafından kötü görülen, zarar verebileceği düşünülen kişileri ifade ettiği,
MNL-MNYanlış yazılmış olabileceği değerlendirilmiştir.
MNMLFETÖ mensubu olmayan ancak başka cemaatlere müntesip kişileri ifade ettiği
MNML-MMLFETÖ mensubu olmayan ancak başka cemaatlerce müntesip kişilerden menfi görülenleri ifade ettiği,
SSüreçle alakalı bir kod olarak tek başına bir anlam ifade etmediği değerlendirilmiştir.
SAKT17-25 sürecinden etkilenmiş ancak tekrar örgüte aktarına hazır hale gelmiş kişileri ifade ettiği,
SAYFETÖ mensubu olup her şeyiyle teslim olan ancak yöneticilik vasıfları olmayan polis memurunu ifade ettiği,
SAY?SAYA ile SAYV arasında kalınan değerlendirmeyi ifade ettiği,
SAYAFETÖ mensubu olup “gassalın elindeki meyyit” olarak ifade edilen, zaafları olmayan, her şeyiyle kendisini örgüte teslim etmiş polis memurlarını ifade ettiği,
SAYVFETÖ mensubu olup “gassalın elindeki meyyit” olarak ifade edilen, zaafları olmayan, her şeyiyle kendisini örgüte teslim etmiş, yöneticilik vasfı olan, grubu olan ve sohbet hocalığı yapan polis memurlarını ifade ettiği,
SC17-25 Aralık sürecinden etkilenmiş olan FETÖ mensuplarının tekrar kazanılması ile ilgili bir kodlama olarak değerlendirilmiştir.
SCA17-25 Aralık sürecinden etkilenmiş olan FETÖ mensuplarından tekrar kazanılmaya yakın olan kişileri ifade ettiği,
SCB17-25 Aralık sürecinden etkilenmiş olan FETÖ mensuplarından tekrar kazanılmaya ikinci derecede yakın kişileri ifade ettiği,
SCC17-25 Aralık sürecinden etkilenmiş olan FETÖ mensuplarından tekrar kazanılmaya üçüncü derecede yakın kişileri ifade ettiği,
SCD17-25 Aralık sürecinden etkilenmiş olan FETÖ mensuplarından tekrar kazanılmaya dördüncü derecede yakın kişilerdir. Kazanılması zor olan kişidir.
SCD-GA17-25 Aralık sürecinden etkilenmiş olan FETÖ mensuplarından tekrar kazanılmaya dördüncü derecede yakın kişilerden gammazcı olan kazanılması zor olan kişileri ifade ettiği,
SCDAYazım yanlışı olabileceği, süreçle alakalı bir kod olduğu ve 17-25 sürecinden önce FETÖ mensubu olan kişiyi ifade ettiği değerlendirilmiştir.
SCEYazım yanlışı olabileceği, süreçle alakalı bir kod olduğu ve 17-25 sürecinden önce FETÖ mensubu olan kişiyi ifade ettiği değerlendirilmiştir.
SCPYazım yanlışı olabileceği, süreçle alakalı bir kod olduğu ve 17-25 sürecinden önce FETÖ mensubu olan kişiyi ifade ettiği değerlendirilmiştir.
SDAYazım yanlışı olabileceği, süreçle alakalı bir kod olduğu ve 17-25 sürecinden önce FETÖ mensubu olan kişiyi ifade ettiği değerlendirilmiştir.
SDCYazım yanlışı olabileceği, süreçle alakalı bir kod olduğu ve 17-25 sürecinden önce FETÖ mensubu olan kişiyi ifade ettiği değerlendirilmiştir.
SDEYazım yanlışı olabileceği, süreçle alakalı bir kod olduğu ve 17-25 sürecinden önce FETÖ mensubu olan kişiyi ifade ettiği değerlendirilmiştir.
SDİL3DİL kodunun Emniyet içerisindeki FETÖ mensubu olmayan ancak FETÖ mensubu tarafından kazanılmaya çalışılan kişileri ifade ettiği, (Bu kodun kendi arasında DİL1, DİL2 ve DİL3 olarak kategorilendirildiği görülmüş, kazanıImaya en yakın olanın DİL3 koduyla ifade edildiği ancak burada yanlış yazılmış olabileceği değerlendirilmiştir.
SDPYazım yanlışı olabileceği, süreçle alakalı bir kod olduğu ve 17-25 sürecinden önce FETÖ mensubu olan kişiyi ifade ettiği değerlendirilmiştir.
SEASüreçten etkilenmiş EA sınıfı personeli ifade ettiği, (17-25 sürecinden önce FETÖ mensubu olan kişileri ifade ettiği değerlendirilmiştir.)
SGAYazım yanlışı olabileceği, süreçle alakalı bir kod olduğu ve 17-25 sürecinden önce FETÖ mensubu olan kişiyi ifade ettiği değerlendirilmiştir.
SLM-SMYazım yanlışı olabileceği, süreçle alakalı bir kod olduğu ve 17-25 sürecinden önce FETÖ mensubu olan kişiyi ifade ettiği değerlendirilmiştir.
SMLFETÖ mensubu olmayan potansiyel ilgilenilecek kişileri ifade ettiği,
SÖZFETÖCÜ olmayan ve şu anda bir kategori olarak kullanılmayan ancak daha önceki yıllarda örgüt içerisinde DİL3 ile EA arasındaki bir kategoride tasniflenen kişileri ifade ettiği,
SSAY, SSAYA17-25 sürecinden etkilenerek FETÖ’den ayrılmış, yukarıda açıklanan SAY sınıfından olan kişileri ifade ettiği,
SSAYV17-25 sürecinden etkilenerek FETÖ’den ayrılmış, yukarıda açıklanan SAY sınıfından olan kişileri ifade ettiği,
SVHT, VHTSüreçle alakalı bir kod olduğu veya yanlış yazılmış olabileceği değerlendirilmiştir.
TMLYanlış yazılmış olabileceği değerlendirilmiştir.
XDİL3Yazım yanlışı olabileceği ancak DİL3 kodunun FETÖ mensubu olmayan ancak kazanılmaya yakın kişileri ifade etmek için kullanıldığı değerlendirilmiştir.
ZARARLIFETÖ mensubu olmayan ve örgüte zararı dokunabilecek kişiyi ifade ettiği değerlendirilmiştir.
ZRRFETÖ mensubu olmayan ve örgüte zararı dokunabilecek kişiyi ifade ettiği değerlendirilmiştir.
YOMemurluktan geçme Amir personeli ifade ettiği,
YURTDIŞI, YDYurtdışında görevli personeli ifade ettiği,
YOKHakkında bilgi olmayan kişiyi ifade ettiği değerlendirilmiştir.

ETKİN PİŞMANLIK FAZLA CEZA TAYİNİ NEDENİ İLE BOZMA

YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ

Esas No : 2019/11474
Karar No : 2021/4427

Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.04.2008 tarih ve 9-18-78 sayılı kararında açıklandığı üzere; etkin pişmanlık hükümlerinin amacı, bir yandan terör ve örgütlü suçlarla mücadele bakımından stratejik önemi nedeniyle en etkili bilgi edinme ve mücadele araçlarından olan örgütün kendi mensuplarını kullanmak, diğer taraftan da suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu yasa dışı örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları cezalandırmayarak ya da cezalarında belli oranlarda indirim yaparak yeniden topluma kazandırmaktır.
TCK’nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesinden yararlanabilmek için; failin yakalandıktan sonra bilgisi ölçüsünde örgüt içerisindeki konumuyla uyumlu şekilde kendisinin ve diğer örgüt üyelerinin eylemleri, örgütün yapısı ve faaliyetleriyle ilgili yeterli ve samimi bilgi vererek suçtan pişmanlığını söz ve davranışlarıyla göstermesi gerekmektedir. Bu bilgi maddenin üçüncü fıkrasında aranan, örgütü çökertecek nitelikteki bilgi değildir. Verilen bilginin önemi cezanın belirlenmesinde dikkate alınmalıdır (Dairemizin 12.05.2015 tarih, 2015/1426 E. 2015/1292 K. 26.10.2015 tarih, 2015/1565-3464 K.).
TCK’nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesi kapsamında etkin pişmanlıkta bulunulduğunun kabulü halinde bu suçtan dolayı verilecek cezada 1/3’ten 3/4’e kadar bir indirim yapılacağı öngörülmektedir. Buna göre belirlenen cezadan en az 1/3, en fazla 3/4 oranında bir indirim yapılacaktır. Bu iki sınır arasında yapılacak indirim, verilen bilginin niteliği, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ya da diğer örgüt mensuplarının tespiti ile ilgili olmak üzere elverişlilik derecesi, ceza soruşturması ya da kovuşturmasının hangi aşamasında etkin pişmanlıkta bulunulduğu gibi kıstaslar nazara alınarak mahkeme tarafından takdir ve tayin edilecektir.
Bu açıklamalar ışığında, somut olay değerlendirildiğinde;
Silahlı terör örgütüne üye olduğu ve incelenen dosya kapsamı ve delillere göre yakalandıktan sonra yargılama aşamasında örgütte kaldığı süre ve konumu itibarıyla örgütün yapısı, faaliyetleri ve diğer örgüt mensupları ile ilgili verdiği bilgilerin niteliği ve faydalılık derecesi nazara alındığında TCK’nın 221/4-2. cümlesinde öngörülen etkin pişmanlık şartlarını taşıdığı anlaşılan sanık hakkında yargılama sürecinde etkin pişmanlıkta bulunulan aşama da gözetilerek belirlenen cezadan dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerekirken yeterli ve hukuki olmayan gerekçe yazılı şekilde fazla ceza tayini nedeni ile bozma gerektirmiştir.

1/6 indirim uygulanmaması nedeni ile bozma

T.C. YARGITAY 16. Ceza Dairesi Esas No : 2019/11474-Karar No : 2021/4427

Geçmişte haklarında herhangi bir suç kaydı bulunmayan, dosyaya yansıyan olumsuz davranışları da tespit edilemeyen sanıklar hakkında, “yargılama sürecindeki iyi hal davranışları lehine takdiri indirim sebebi kabul edildiği” halde ilgili ve yeterli gerekçe gösterilmeden genel uygulamadan da ayrılınarak indirimin 1/9 oranında tatbiki suretiyle ölçüsüz ve fazla ceza tayini bozma nedeni sayılmıştır.

ETKİN PİŞMANLIK İNDİRİMİNİN AZ OLMASI NEDENİ İLE BOZMA

16. Ceza Dairesi         2019/11438 E.  ,  2021/1088 K.

“İçtihat Metni”

Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Kütahya 3 Ağır Ceza Mahkemesinin 12.01.2018 tarih ve 2017/85- 2018/11 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/7-9, 63. maddeleri uyarınca verilen mahkumiyet kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi

Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.04.2008 tarih ve 9-18-78 sayılı kararında açıklandığı üzere; etkin pişmanlık hükümlerinin amacı, bir yandan terör ve örgütlü suçlarla mücadale bakımından stratejik önemi nedeniyle en etkili bilgi edinme ve mücadele araçlarından olan örgütün kendi mensuplarını kullanmak, diğer taraftan da suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu yasa dışı örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları cezalandırmayarak ya da cezalarında belli oranlarda indirim yaparak yeniden topluma kazandırmaktır.
TCK’nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesinden yararlanabilmek için; failin yakalandıktan sonra bilgisi ölçüsünde örgüt içerisindeki konumuyla uyumlu şekilde kendisinin ve diğer örgüt üyelerinin eylemleri, örgütün yapısı ve faaliyetleriyle ilgili yeterli ve samimi bilgi vererek suçtan pişmanlığını söz ve davranışlarıyla göstermesi gerekmektedir. Bu bilgi maddenin üçüncü fıkrasında aranan, örgütü çökertecek nitelikteki bilgi değildir. Verilen bilginin önemi cezanın belirlenmesinde dikkate alınmalıdır (Dairemizin 12.05.2015 tarih, 2015/1426 E. 2015/1292 K. 26.10.2015 tarih, 2015/1565-3464 K.).
TCK’nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesi kapsamında etkin pişmanlıkta bulunduğunun kabulü halinde bu suçtan dolayı verilecek cezada 1/3’ten 3/4’e kadar bir indirim yapılacağı öngörülmektedir. Buna göre belirlenen cezadan en az 1/3, en fazla 3/4 oranında bir indirim yapılacaktır. Bu iki sınır arasında yapılacak indirim, verilen bilginin niteliği, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ya da diğer örgüt mensuplarının tespiti ile ilgili olmak üzere elverişlilik derecesi, ceza soruşturması ya da kovuşturmasının hangi aşamasında etkin pişmanlık bulunulduğu gibi kıstaslar nazara alınarak mahkeme tarafından takdir ve tayin edilecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, safahatta etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini ve pişmanlığını ifade ederek birtakım örgüt mensupları ve örgütsel faaliyetler hakkında bilgi veren sanık hakkında, gerekirse savunmasının teyidi bakımından örgüt liderinin talimatı üzerine iltisaklı Bank Asya’da bankacılık faaliyetleri yapıp yapmadığının yeniden alınacak ayrıntılı raporla tespit edilmek, verdiği örgüt mensuplarına ait isimler yönünden teşhis işlemi yaptırılmak sureti ile 5237 sayılı TCK’nın 221/4 maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışmasız bırakılması,
2- Kabul ve uygulamaya göre de;
a- Kararın gerekçesinde temel cezanın asgari hadden mi yoksa teşdiden mi uygulandığı hususunda çelişkiye düşülerek 5271 sayılı CMK’nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,
b-Takdiri indirim nedeni olarak; failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failinin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususların göz önünde bulundurulması gerektiği gözetilmeden geçmişte hakkında herhangi bir suç kaydı ve sabıkası bulunmayan, son sözünde nedamette bulunan, dosyaya yansıyan olumsuz bir davranışı tespit edilemeyen sanık hakkında yerinde olmayan gerekçe ile TCK’nın 62. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
c-Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararı ile TCK’nın 53/1. maddesindeki bazı düzenlemelerin iptal edilmiş olması nedeniyle bu karar doğrultusunda hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün CMK’nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Kütahya 3 Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

İZMİR BAM BANK ASYA BERAAT

T.C.
İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

  1. Ceza Dairesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
İSTİNAF KARARI

Esas No : 2019/2359
Karar No : 2021/1167

BAŞKAN : Bekir ŞAHİNER 39923
ÜYE : Tayfun ÖZANT 37937
ÜYE : Volkan SADIÇ 104854
CUMHURİYET SAVCISI : Turan GÜZELOĞLU 36834
KATİP : Gökhan DULGUN 126113

MAHKEMESİ : Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/10/2019
TEBLİĞ TARİHİ : Yüze karşı
NUMARASI : 2019/73 (E) ve 2019/435 (K)
SANIK :
MÜDAFİ : Av.Orçun AKBULUT
SUÇ : Silahlı Terör Örgütüne Yardım Etme
SUÇ TARİHİ : 24/02/2014
HÜKÜM : Beraat
İSTİNAF BAŞVURUSUNDA
BULUNAN : Cumhuriyet savcısı Ertürk Yıldız, 09/10/2019
KARAR TARİHİ : 16/06/2021

Yerel mahkemece verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmakla istinaf başvurusunun reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçilmiştir.
İncelenen ve yukarıda numarası belirtilen yerel mahkeme kararına esas teşkil eden dosyadaki duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede 23/02/2021 tarihli karar ile davanın yeniden görülmesine ve duruşma hazırlığı işlemlerine başlanmasına karar verilmiştir.
Sanık hakkında yukarıda belirtilen kararla Silahlı Terör Örgütüne Yardım Etme suçundan CMK-223/2-e maddesi uyarınca beraat karar verildiği görülmüştür.
Sanık Dairemizde Yapmış Olduğu Savunmasında: “Ben önceki ifadelerimi aynen tekrar ederim, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istemiyorum bildiğim bir şey yoktur. Ben Memur Sene bağlı sağlık senin üyesiydim eşimde bu sendikanın üyesiydi bu sendikanın temsilcileri ile ilgili tutanak imzalanmasından dolayı sorunlar yaşadık idare mahkemesinde davalık konular ortaya çıktı bu nedenle ben sağlık sen den istifa ettim diğer sendika olan ufuk sağlık sen isimli sendikaya 2015 yılı içerisinde üye oldum 18 Temmuz 2016 tarihinde de bu sendikadan istifa ettim, bu sendika örgüt ile irtibatlı ve iltisaklı olduğunu üye olurken bilmiyordum. Darbeden sonra medyada sendikanın ilgili yerlerine baskın yapıldığını ve yöneticileri ile ilgili işlemler olduğunu görünce sendikadan istifa ettim. Ben 2011 yılında Elazığ da çalışırken Bank Asya isimli finans kuruluşunda hesap açmıştım, ben Bank Asya da ayrı yeni bir hesap açmadım ev alabilmek için yapmış olduğum birikimleri katılım payı alabilmek için tekrar katılım hesabı açılması gerektiğinden katılım hesabı açılmış” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Sanık Müdafi Av. Orçun Akbulut’un Dairemizde Yapmış Olduğu Esas Hakkındaki Savunmasında: “Mütalaaya katılıyoruz Dava yardım suçuna ilişkin açılmış olup 21/01/2014 tarihinde her ne kadar müvekkil tarafından katılım hesabı açıldığı görülmekte ise de bunun ev almış olabilmek için birikim yapmak amacı ile yapılan bir işlem olduğu banka hareketlerinden görülmektedir . Örgüt liderinin ikinci talimatı verdiği belirtilen tarih öncesinde müvekkil Bank Asya da ki bütün hesabını ev alabilmek amacı ile yaptığı birikimlerini bankadan çekerek kullanmıştır ev almıştır bu durumda müvekkilin örgüt tarafından verilen ikinci talimata uygun olarak hareket etmediğini göstermektedir ilk para yatırılan tarih ile ikinci tarih talimata uymadığından müvekkilim lehine örgütün talimatı ile hareket ettiğine dair bir şüphe oluşmuştur bu şüpheninde lehe olarak yorumlanması gerekmektedir. Müvekkil hakkında ileri sürülen diğer bir husus ise Ufuk Sağlık sen isimli sendikaya üye olmasıdır müvekkil tamamen mesleki gerekliliğinden dolayı örgüt ile iltisakını bilemeden bu sendikaya üye olmuş sonrasında da sendikanın iltisaklı sendika olabileceğini öğrenince hemen istifa etmiştir . Sendikaya üye olmak yargıtay kararlarında örgüt üyeliği veya yardım suçuna ilişkin bir eylem olarak değerlendirilmemektedir tüm bu husular ile birlikte ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu beraat hükmü yerinde olduğundan Cumhuriyet Savcısının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep ederim” şeklinde beyanda bulunmuştur.
İddia Makamı Esas Hakkındaki Mütalaasında:
“Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı ile Sanık hakkında Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmamakla birlikte Örgüte Yardım Etme suçundan yapılan yargılama sonucunda beraat kararı verildiği bu kararın o yer Cumhuriyet Savcısı tarafından istinaf edilmesi üzerine dosyanın daire önüne geldiği.;
Mahkeme ile savcılık arasındaki uyuşmazlığın delillerin takdirine ilişkin olduğu aynı deliller ile ilk derece mahkemesinin beraat hükmü vermesine karşın iddia makamının aynı delilleri yorumlaması ile eylemin oluştuğunu iddia etmesi karşısında bu delillerin irdelenmesi gerekecektir.
İlk ve en önemli delil sanığın örgüt elebaşının çağrısından sonra Bankasya hesabında artış olması ve bu artışın terör örgütü elebaşının çağrısı üzerine yapılmış olma ihtimalidir.Sanığın Bankasya hesabının 2011 yılına ait olduğu ve 2015 ocağından sonra artış olduğu açıktır.Bu artışların hiçbirisinin sanık tarafından yapılmadığıda açıktır.Yani artışların tamamı sanığın eşi tarafından sanığın bu bankadaki hesabına para gönderilerek yapılan artışlardır.Bu anlamda hesabın aslında asıl kullanıcısının sanık olmayıp sanığın da ifade ettiği üzere ev almak için para biriktirme gayreti olan sanığın eşi olduğunu tespit etmek gerekecektir.Karı koca ev almak istedikleri ve bu hesaba sanığın eşinin sürekli para göndermesi ile ev alacakları zamanda çekmiş olmaları karşısında sanığın hesabının kendi iradesi ile artmadığı dışardan sanığın eşinin bu hesabı artırdığı ve ev alacakları zamanda bu parayı çekmeyi sağladığı değerlendirildiğinde tek başına sanığın iradesine bağlı olmayan bir hesap için tek başına sanığın sorumlu tutulmasını beklemek ceza adalet sistemi ile örtüşmemektedir.
Öte yandan sanğın ikinci çağrıdan önce parayı çektiği ve biriken bu para ile ev aldıkları ev kredisinide başka bankadan almış oldukları ile buna ilişkin dosya arasındaki tapu vs belgelerin sanığın savunmasını doğruladığı da aşikardır.Sanığa talimat ile para yatırdığının kamu otoritesi tarafından iddia edilmesi durumuda neden talimattan önce para çektiğinin de kamu otoritesi tarafından ortaya konulması zorunluluktur.İlk derece mahkemesi de beraat hükmünü buna dayandırmış olup bizce yerindedir.
Bu delilin ortadan kalktığı durumda yan delil olan sendika üyeliği delilini irdelediğimizde,sanığın sendikal hiç bir faaliyeti,hiç bir eyleminin olmadığı buna ilişkin bir verinin dosyaya yansımadığı gerçektir.Salt bir kuruma üyeliğin terör örgütü ile ilişkilendirilmesi olanaklı olmayıp o tüzelkişiliğin örgütsel faaliyetlerinde sanığın konumunun analiz edilmesi gerekecektir ki böyle bir durumun da dosyaya yansıtılmadığı açıktır.
Bu tespitler doğrultusunda
İlk Derece Mahkemesinin sanık hakkında vermiş olduğu beraat kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, delillerde veya işlemlerde eksiklik olmadığı, ispat bakımından değerlendirilmenin yerinde olduğu anlaşılmakla,
CMK’nun 280/2. maddesi gereğince Cumhuriyet Savcısının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini” kamu adına talep ve mütalaa etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 gün ve 2017/956-370 sayılı ilamı, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 24.04.2017 gün ve 2015/3-2017/3 sayılı kararı ve benzer nitelikteki kararlarında ayrıntılı biçimde açıklandığı üzere;
Genel Olarak Suç Örgütü:
Örgütlü suçluluk daha ziyade kriminolojik bir kavram olup, maddi ceza hukuku bakımından “örgüt mensubu suçlu” deyiminden; suç işlemek için örgüt kurmak, yönetmek, bu örgüte üye olmak veya örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlemek anlaşılmaktadır (TCK. md. 6/1-j). Yapılanma biçimi ne olursa olsun kanunlarda suç olarak tanımlanan fiillerin işlenmesi amacıyla oluşturulmuş yapılanmalara suç örgütü denmektedir.
TCK’nın 220. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen “suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçu”, örgüt kuran ya da yönetenlere göre daha hafif cezalandırılmıştır.
Tipik eylem unsuru; Örgüte üye olanlar, örgütte kurucu ya da yönetici konumunda olmayan, örgütün amacına yönelik nedensel hareketi olan, örgüt disiplinine bağlı, örgüt hiyerarşisi içinde yer alan kişilerdir (Çetin Özek, “Organize Suç”, Prof. Dr. Nurullah Kunter’e Armağan, İstanbul, 1998, s.241).
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi, örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Örgüt üyesinin bu suçtan cezalandırılması için örgüt faaliyeti kapsamında ve amacı doğrultusunda bir suç işlemesi gerekmez ise de, örgütün varlığına veya güçlendirilmesine nedensel bir bağ taşıyan maddi ya da manevi somut bir katkısının bulunması gerekir. Örgüt üyelerinin birbirlerini tanımaları şart olmadığı gibi, örgüt kurucularını, yöneticilerini de tanımaları şart değildir. Ancak kişinin bir örgüte katıldığını ve kendisiyle birlikte başka kişilerin de var olduğunu bilmesi gerekir.
Genel olarak Terör Tanımı:
Ceza Hukukumuzda terörün tanımı ve hangi suçların terör suçu sayılacağı 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1. maddesinde gösterilmiş olup, bu tanıma göre bir eylemin terör eylemi sayılabilmesi için, eylemin cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden birini içermesi gerekmektedir. Eylemle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzenini değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amaçlanmalıdır. Eylemi gerçekleştiren kişi veya kişilerin bir örgüte mensup olmaları gereklidir.
TCK’nin 314. Maddesinde Düzenlenen Terör Örgütüne Üye Olma Suçu:
Maddede geçen temel kavram örgüttür. Dikkat edilmelidir ki, genel olarak suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek veya bu örgüte üye olmak TCK’nın 220. maddesinde yaptırım altına alınmış olmasına rağmen bu maddede, işlenmesi amaçlanan suçlar bakımından bir sınırlama getirilmiştir. Keza, her iki suç arasında örgütün niteliği bakımından da farklılık bulunmaktadır. Bu madde kapsamına giren örgütün silahlı olması gerekmektedir.
Bir oluşumun, bir yapılanmanın silahlı terör örgütü sayılabilmesi için, TCK’nin 220. maddesinde düzenlenen suç işlemek için örgüt kurma suçunda örgütün varlığı için gerekli koşulların yanında, TCK’nin ikinci kitap, dördüncü kısım, dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları “amaç suç” olarak işlemek üzere kurulmuş ve amaca matuf bir eylem gerçekleştirmeye yeterli derecede silahlı olması ya da bu silahları kullanabilme imkanına sahip bulunması gerekir. Bu maddedeki suçu, TCK’nin 220. maddesinde düzenlenen suçtan ayıran en önemli ölçüt budur.
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü:
Kendisini kısaca “Hizmet hareketi” olarak tanımlayan FETÖ/PDY; paravan olarak kullandığı dini, din dışı dünyevi emellerine ulaşma aracı haline getiren, siyasi, ekonomik ve toplumsal yeni bir düzen kurma düşüncesine sahip örgüt liderinden aldığı talimatlar doğrultusunda hareket eden, bu amaçla öncelikle güç kaynaklarına sahip olmayı hedefleyen, güçlü olmak ve yeni bir düzen kurmak için şeffaflık ve açıklık yerine büyük bir gizlilik içerisinde olmayı ilke edinen, gizlilikten görünmez bir duvar inşa edip bu duvarın arkasına saklanan, böyle bir örgütlenmenin olmadığına herkesi inandırmaya çalışarak ve bunda başarılı olduğu ölçüde büyüyüp güçlenen, bir yandan da bu düşman üzerinden mensuplarını motive eden, “Altın Nesil” adını verdiği kadrolarla sistemle çatışmak yerine sisteme sahip olma ilkesiyle devlete tabandan tavana sızan, bu kadroların sağladığı avantajlarla devlet içerisinde belli bir güce ulaştıktan sonra hasımlarını çeşitli hukuki görünümlü hukuk dışı yöntemlerle tasfiye eden, böylece devlet aygıtının bütün alt bileşenlerini ünite ünite kontrol altına almayı ve sisteme sahip olmayı planlayıp, ele geçirdiği kamu gücünü de kullanarak toplumsal dönüşümü sağlamayı amaçlayan kendine özgü bir terör örgütüdür.
FETÖ/PDY küresel güçlerin stratejik hedeflerini gerçekleştirmek üzerine kurulan bir maşa olarak, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türkiye Devletini ve varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini yıkmak ve daha sonra ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini bozmak amacıyla kurulmuş bir terör örgütüdür. Bu örgüt, kuruluşundan 15 Temmuz 2016 sürecine kadar, örgüt lideri Fethullah Gülen tarafından belirlenen ideolojisi doğrultusunda amaçlarını gerçekleştirmek üzere eylem ve fikir birliği içinde hareket etmiştir.
Örgütün kurucusu, yöneticileri ve üyeleri arasında sıkı bir hiyerarşik bağın mevcut olduğu, gizliliğe riayet ettiği, görünür yüzüyle gerçek yüzü arasındaki farkı gizlediği, amaca ulaşabilmek için yeterli eleman, araç ve gerece sahip olduğu, amacının Anayasada öngörülen meşru yöntemlerle iktidara gelmek olmayıp örgütün yarattığı kaos ortamı sonucu ayrıca devletin yanında oluşturduğu Paralel Devlet Yapılanmasıyla demokratik olmayan yöntemlerle cebir şiddet kullanmak suretiyle parlamento, hükumet ve diğer Anayasal kurumları fesih edip iktidara gelmek olduğu, bu amacı gerçekleştirmek için polis ve jandarma teşkilatı, MİT ve Genel Kurmay Başkanlığı gibi kuvvet kullanma yetkisine haiz kurumlardaki üyeleri vasıtasıyla meşru organlara ve halka karşı silah kullanmak suretiyle amaç suça elverişli öldürme, yaralama gibi çok sayıda vahim eylem gerçekleştirdiğinin, anılan örgüt mensupları hakkında 15 Temmuz darbe girişiminden ya da örgüte mensubiyetlerinden dolayı açılıp bir kısmı derdest olan ya da mahkemelerce karara bağlanan davalar, bu davalarda dinlenen itirafçı sanıkların savunmaları ve gizli-açık tanık anlatımları, örgüt lider ve yöneticilerinin açık kaynaklardaki yazılı ve sözlü açıklamaları, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün örgüt hakkındaki raporu gibi olgu ve tespitler dikkate alındığında, 3713 sayılı Kanunun 1. maddesinde tanımlanan, amaca ulaşmak için silah başta olmak üzere her türlü cebir ve şiddeti araç olarak kullanan, 5237 sayılı TCK’nın 314/1-2 maddesi kapsamında silahlı bir terör örgütü olduğu anlaşılmıştır.
Kuruluş, amaç, örgüt yapılanması, faaliyet yöntemleri ve nihai amacı, Devletin Anayasal nizamını cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olduğu anlaşılan FETÖ/PDY terör örgütünün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanının büyük bir kesimince de böyle algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşrutiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında; örgütün kurucusu, yöneticileri ve örgüt hiyerarşisinde üçüncü veya daha yukarı katlarda yer alan mensuplarının zaman sınırlaması olmaksızın nihai amacından haberdar oldukları yönünden kuşku bulunmamakta ise de bir ve ikinci katmanlarda yer alanlar açısından; Devlete sızan mensupları vasıtasıyla kişi ve kurumlara yönelik örgütün gerçek yüzünü ortaya koyan operasyonlara başlanması, bu yapının kamuoyu veya medya tarafından tartışılır hale gelmesi, üst düzey hükümet yetkilileri ve kamu görevlileri tarafından yapılan açıklamalarda “paralel yapı” veya “terör örgütü” olduğuna ilişkin tespitler yapılması ve Milli Güvenlik Kurulu tarafından da aynı şekilde değerlendirilmesi karşısında bu tarihten önceki faaliyetlerin örgütsel olduğunun mahkemece ispat edilmesinin gerekli olduğu gözetildiğinde; fetö/pdy nin silahlı terör örgütü olduğu kabul edilmelidir.
Bir kimsenin silahlı terör örgütüne üye olabilmesi için örgütün silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, örgüt hiyerarşisine dahil olup amacı doğrultusunda süreklilik yoğunluk ve çeşitlilik arz eden faaliyetlerde bulunması zorunludur. Yargıtay 16.Ceza Dairesinin 20.12.2017 gün ve 2017/1862 esas- 2017/5796 sayılı ilamında da açıklandığı üzere sanığın silahlı terör örgütü üyesi olarak kabul edilebilmesi için örgüt hiyerarşisine dahil olup örgütün amacı doğrultusunda süreklilik yoğunluk ve çeşitlilik arz eden örgütsel faaliyetlerde sanığın bulunması zorunludur.
Örgüte yardım suçu ile silahlı terör örgütü eyleminin ayırt edilmesinde esas olan kriter sanığın terör örgütünün lehine maddi veya manevi yardım kapsamında sayılabilecek süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik içermeyecek örgütsel faaliyetlerde bulunması kriteri dikkate alınır.

Bu açıklamalar ışığı altında somut olay değerlendirildiğinde;
İlk derece mahkemesi tarafından sanık hakkında fetö/pdy silahlı terör örgütüne yardım etmek suçundan açılan kamu davası sonucunda ilk derece mahkemesi tarafından beraat hükmü verildiği, bu hükme karşı Cumhuriyet Savcısı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine dairemizce duruşma açılarak sanığın durumunun değerlendirildiği, Sanığın aşamalarda alınan savunmalarında; Bank Asya isimli finans kuruluşuna talimatla para yatırmadığını, 2011 yılında Elazığ’da çalışırken hesap açtığını, ev almak amacıyla birikim yapabilmek için Bank Asya’ya eşi ile birlikte yapmış oldukları birikimleri yatırdığını, sendikaya ise iş yerindeki sorunlar nedeniyle üye olduğunu, örgütsel bir durum bulunmadığını savunduğu, dosya kapsamında sanığın Bank Asya hesabı ile ilgili alınan bilirkişi raporunda hesabın açılış tarihi 2011 yılı olduğu, hesapta kredi kartı ile bankacılık ödemeleri yapıldığı, 21/01/2014-24/02/2014 tarihleri arasında tarafından Halkbank’tan gönderilen havale şeklinde EFT yoluyla sanığın Bank Asya hesabına para yatırılarak hesap artışı olduğu görüldüğü, hesap hareketleri ve bilirkişi raporuna bakıldığında sanığın Bank Asya hesabından 21/01/2014 tarihinden başlamak üzere 09/03/2015 tarihine kadar tarafından EFT yoluyla para gönderildiği, hesabın 09/03/2015 tarihinde kapatıldığı belirlendiği,
Sanığın örgüt liderinin talimatı doğrultusunda ve talimat dönemi içerisinde bu talimata uygun şekilde bizzat kendisi tarafından hesap açılıp hesap artışına gidilmesi şeklinde bir eylemi bulunmadığı, hesaptaki artışın eşi tarafından sanığın hesabına yatırılan havale ile meydana geldiği, örgütün Bank Asya’nın TMSF’ye devrinden sonra paranızı Bank Asya’dan çekin talimatından önce sanığın 09/03/2015 tarihinde Bank Asya’daki hesabını kapattığı, bilirkişi raporu, sanık ifadesi ve dosya kapsamına göre sanığın Bank Asya’daki hesabında meydana gelen artışın sanığın yapmış olduğu savunmasının aksine örgüt liderinin talimatı doğrultusunda ve talimat dönemi içerisinde talimata uygun şekilde gerçekleştirilen eylem bulunduğu yönünde ,bu hususta sanık lehine şüphenin oluştuğu belirlendiği, İlk derece mahkemesinin oluşan bu şüpheyi şüpheden sanık yararlanır prensibi ile sanık lehine değerlendirilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu,
Sanığın Bank Asya dışındaki diğer eylemi , örgütle irtibatlı Ufuk Sağlık Sen isimli sendikaya üyeliğinin bulunmasının ise savunması kapsamında mesleği nedeniyle gerçekleşmesi, sendikanın herhangi bir yönetim organınında görevi olmaması, sendikanın yaptığı faaliyetlere iştirak ettiğine dair delil bulunmaması ile birlikte sanığın sendika üyeliğinin tek başına örgütsel faaliyet kapsamında değerlendirilemeyeceği yönündeki ilk derece mahkemesinin kabulünün yerinde olduğu,
Sanık hakkında ilk derece mahkemesi tarafından verilen beraat hükümünün dosya kapsamındaki delillere, bilgi ve belgelere uyumlu olduğu,
Sanığın Uyap bilgi bankasında yapılan araştırmada hakkında başkaca delil sayılacak bir husus bulunmaması, TEMBİS üzerinden yapılan araştırmada da herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanmamış olmaması hususları ile birlikte sanığın fetö/pdy silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan açılan kamu davasında ilk derece mahkemesince verilen beraat hükmünün yerinde olduğu,
Cumhuriyet savcısı tarafından her ne kadar kanun yoluna başvurulmuş ise de CMK’nin 280/2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin kararında usule veya esasa yönelik hukuka aykırılık bulunmadığı, delillerde veya işlemlerde eksiklik olmadığı, isbat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğu anlaşıldığından Cumhuriyet Savcısının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi açıklandığı üzere;
Sanık hakkında Silahlı Terör Örgütüne Yardım Etme suçundan açılan kamu davası nedeni ile Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/10/2019 gün 2019/73 (E) ve 2019/435 (K) sayılı ilam ile Silahlı Terör Örgütüne Yardım Etme eyleminden beraat hükmü verildiği, bu hükme karşı Cumhuriyet savcısı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dairemizce duruşma açılmasına karar verilmiş olup yapılan duruşma sonucunda;
CMK’nin 280/2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin kararında usule veya esasa yönelik hukuka aykırılık bulunmadığı, delillerde veya işlemlerde eksiklik olmadığı, isbat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğu anlaşıldığından Cumhuriyet Savcısının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
Dair, talebe uygun olarak oybirliği ile verilen karar, iddia makamı ile sanık ve sanık müdafinin huzurunda, hükmün tefhiminden itibaren 15 günlük süre içerisinde dairemize dilekçe vererek veya zabıt katibine beyanda bulunup zabta geçirilmek suretiyle Yargıtay ilgili Ceza Dairesine TEMYİZ yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, gerekçesi ana çizgileri ile anlatıldı.16/06/2021

 Bekir ŞAHİNER           Tayfun ÖZANT             Volkan SADIÇ           Gökhan DULGUN

Başkan 39923
e-imzalı
Üye 37937
e-imzalı
Üye 104854
e-imzalı
Katip 126113
e-imzalı

Whatsapp ile ulaşın bize
Whatsapp'a gönder

Bu Sayfadaki İçeriği KOPYALAYAMAZSNIZ !!!