“rutin bankacılık işlemi olan hareketlerin suç olarak kabul edilemeyeceği nedeni ile bozma” Bursa Bölge Adliye Mahkemesi

BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
Bursa 2. Ceza Dairesi
Esas Yıl/No: 2019/1055
Karar Yıl/No: 2020/606
Karar tarihi: 16.06.2020

YARGILAMAYA KONU İDDİA:

Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun 24/10/2018 tarih ve 2018/84292 soruşturma, 2018/26247 esas sayılı iddianamesi ile, sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçundan TCK 314/2, 53, 58/9 ve 3713 sayılı kanun 5/1. maddeleri gereği cezalandırılması talebiyle Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açılmıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİNİN KABULÜ VE UYGULAMASI;

Bursa 2.Ağır Ceza Mahkemesi 2018/426 Esas sayılı yargılama dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucunda; “Bank asya kayıtları, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisakı nedeniyle KHKile kapatılan (BUGİAD) Bursa Girişimci iş adamları Derneğine 22/11/2014 tarihinden derneğin khk ile kapatıldığı tarihe kadar üyelik kaydının bulunması, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı Ankara Kızılcahamam da bulunan ….. Otelde 2013-2014 yıllarında konaklama kaydının bulunması, çocuklarını FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı Özel ….. Kolejine ve Özel ….. ilkokuluna 2016 yılında Khk ile kapatılana kadar göndermesi, tüm dosya kapsamı ile birlikte bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Sanığın eylemlerinin silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluk içermemesi karşısında örgüt üyesi olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmadığı, konusu suç oluşturmayan ancak örgüt liderinin talimatı doğrultusunda amaca hizmet eden söz konusu faaliyetlerinin örgüte yardım etme suçunu oluşturacağı bu itibarla her ne kadar sanık hakkında terör örgütü üyeliğinden kamu davası açılmış ise de sanığın Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2017/1862 E-2017/5796 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; örgüt içerisindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, bilerek ve isteyerek örgüte yardım ettiği anlaşılmakla5237 sayılı TCK’nun 314/3. ve 220/7. maddesi yollamasıyla aynı kanunun 314/2. maddesi gereğince cezalandırılmasına, sanığa verilen cezanın 6352 sayılı yasanın 85. maddesi ile değişik TCK’nun 220/7 maddesinin ikinci cümlesi uyarınca, yardımın niteliği dikkate alınarak verilen cezanın taktiren 2/3 oranında indirilmesine, müsnet suçun 3713 sayılı kanunun 3. maddesinde sayılan mutlak terör suçu olması nedeniyle sanığa verilen cezanın aynı kanunun 5/1 maddesi gereğince 1/2 oranında artırılmasına, duruşmadaki olumlu tutum ve davranışları lehine takdiri indirim sebebi kabul olunarak cezasını TCK’nun 62/1 maddesi uyarınca verilen cezadan indirim yapılmasına karar vermek gerekmiş ve tüm bu gerekçelerle ve oyçokluğu ile aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

” şeklindeki gerekçeler ile sanığın mahkumiyetine karar verilmiştir.

İSTİNAF İNCELEME AŞAMASI:

Sanık müdafii ve Cumhuriyet Savcısı istinaf dilekçeleri ile hükmün bozularak beraat kararı verilmesi istemiyle istinafta bulunduklarından dosya dairemize gönderilmiştir.

DELİLLER:

İddia, savunma, sanığa ait nüfus ve adli sicil kaydı, kurum ve kuruluşlardan gelen cevabi yazılar, banka kayıtları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.

SUÇUN UNSURLARI-DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE MAHKEMEMİZİN KABULÜ:

HUKUKİ NİTELENDİRME:

Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.

Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir. (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, Syf 383 vd.)

TCK 314. maddede örgüte yardım suçu özel olarak düzenlenmemiştir. Fakat 3. fıkra uyarınca suç işleme amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından da aynen uygulanır. Bu nedenle TCK 220/7. maddesinde belirtilen örgüte yardım suçu, 314. maddedeki silahlı örgüte yardım suçu olarak cezalandırılması gereken bir eylem tipini teşkil etmektedir.

TCK md. 220 : (7) “Örgüt içindeki hiyerarşih yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. “

TCK 220/7. maddede, örgüte yardım edenin ‘örgüt üyesi olarak’ cezalandırılacağı ifade edilmiştir. Fakat, aynı cümle içerisinde örgüt üyeliğinin, örgüt içerisinde hiyerarşik yapıya dahil olmayı zorunlu kıldığı belirtilmiştir. Örgüt üyesi, örgütün amaçlan içerisindeki suçları işlemek için sürekli birliktelik iradesiyle örgüt disiplini ve hiyerarşisine katılmaktadır. Buna karşın, sürekli birliktelik ve hiyerarşik yapıya dahil olma iradesi bulunmadığı halde, örgütün kimi faaliyet veya eylemlerine iştirak eden kimse, suça iştirak etmekte olup, özel bir iştirak kuralı olarak düzenlenmiş bulunan ‘örgüte yardım etme’ suçunu işlemesi nedeniyle ceza sorumluluğuna tabi kılınmış, fakat cezalandırma yönünden örgüt üyesi gibi kabul edilmiştir. Bu nedenle, örgüte yardım edenin hukuki sıfatının üyelik olmayıp, yardım eden (suça iştirak) olduğuna dikkat edilmesi ve kanun koyucunun bu ayrımı bilinçli olarak yaptığının gözetilmesi yerinde olacaktır.

Suç örgütüne yardım fiilinin oluşması için, failin örgüt üyeleriyle önceden bir anlaşma yapması veya yapılan planlara dahil olması zorunlu değildir. Ayrıca, yardım fiilinin örgüt üyelerinin tamamına veya üyelerden birine yapılması arasında bir fark bulunmamaktadır. Fakat, örgütün amacı ve kolektif faaliyetleri bilinerek ve istenerek yardım edilmesi zorunludur. Buna karşın, örgüt üyelerinin baskı ve tehditleri sonucu yardım etmeye mecbur bırakılan kişilerin suça iştirak iradeleri bulunmadığından, manevi öğesinin yokluğu nedeniyle suçun oluşmadığı düşünülmelidir.

Yardım suçunda ceza, TCK. 314/3, 220/7. maddeleri delaletiyle, 314/2. madde ile hükmedilir. Fail, örgüte yardım fiilinden başka bir suç da işlemişse, bu takdirde örgüt adına suç işleme dolayısıyla ayrıca 220/6. madde delaletiyle 314/2. madde ile cezalandırılır.

Yargıtay 16. C.D.’nin yerleşik kararları ve kanuni düzenleme dikkate alındığında, TCK’nın 39. maddesinde düzenlenen suça iştirak kapsamındaki yardım etme ile aynı kanunun 220/7 maddesinde tanımlanan örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek eylemleri nitelik itibariyle birbirlerinden farklıdır. Sanığın örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenecek somut bir suça dair kasta dayanan ve yardım teşkil eden eyleminin, hem yardım edilen suç bakımından şeriklik kapsamında hem de şartları varsa amaç suç yönünden faillik kapsamında değerlendirilmesi gerekirken somut bir olaya dayanmayan ancak örgüt faaliyeti kapsamında kullanılmak/değerlendirilmek üzere gerçekleştirilen yardımların TCK’nın 220/7 maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağı açıktır.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Tüm dosya kapsamı ve yapılan yargılama sonunda, sanığın hiyerarşisine girerek anılan FETÖ Silahlı Terör Örgütünde faaliyette bulunduğuna dair delil bulunmadığı gibi, hiyerarşisine girmeden örgüt ile iltisak boyutunda temas kurduğunun kesin ve somut delil ile ortaya konulamadığı,

Öte yandan sanığın Bank F1’daki hesap hareketleri, hesabın incelenmesi düzenlenen bilirkişi raporu ve savunmasına göre, sanığın ilk hesap açışının 23.07.2001 tarihinde olduğu, sanığın savunmasında reddettiği; tek katılım hesabı açılışının 11.07.2014 olduğu, vadeli vadesiz tüm hesap işlemlerinin Şubat 2016 tarihine kadar devam ettiğinin belirlenmiş olması karşısında, sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisakını gösterir hususların tespit edilememesi de gözetilerek rutin bankacılık işlemi olan bu işlemlerin örgüt liderinin talimatı üzerine bankayı zordan kurtarmaya yönelik bir eylem olduğuna ilişkin cezalandırılmalarına yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği, dolayısıyla yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı anlaşıldığından, sanığın mahkumiyetine dair ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın kaldırılarak, müsnet suçtan sanığın CMK.nun 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:

20/7/2017 tarihli 7035 sayılı Kanunun 15. Maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nun “Bölge Adliye Mahkemesinde İnceleme ve Kovuşturma” başlıklı 280/1-a maddesinde yapılan atfa göre CMK’nun 303/1-a maddesi uyarınca, dosya içeriğinin ve mevcut delillerin karar vermeye yeterli olması, olayın daha ziyade aydınlanmasını gerektiren bir durum bulunmaması itibariyle duruşma açılmaksızın dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu,

1-Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/05/2019 tarih, 2018/426 Esas ve 2019/163 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında “silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan TCK’nın 314/2, 220/7-2. cümlesi, 3713 sayılı TMK’nın 5/1, TCK’nın 62, 53/1-2-3, 63 maddeleri uyarınca neticeten 1 yıl 13 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına” ilişkin kararının CMK’nun 280/2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,

2-a)Her ne kadar sanık hakkında “Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma” suçunu işlediğinden bahisle 5237 sayılı TCK’nın 314/2, 3713 sayılı TMK’nın 5/1, 5237 sayılı TCK’nın 53, 58/9 maddeleri uyarınca cezalandırılması talebi ile kamu davası açılmış ise de; Sanığın üzerine atılı Silahlı Terör örgütüne Üye olma suçunu işlediğine ve yine Silahlı Terör Örgütüne Bilerek ve İsteyerek Yardımda Bulunduğuna dair savunmasının aksine, cezalandırılmasına yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği, dolayısıyla yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle CMK’nun 223/2-e maddesi gereğince BERAATİNE,

b-)Sanığın gözaltında kaldığı günler için CMK 141 maddesi uyarınca beraat kararına ilişkin kesinleşmenin tebliğ tarihinden itibaren 3 ay içinde oturduğu yer Ağır Ceza Mahkemesinde tazminat isteme hakkı olduğu hususunun bildirilmesine, (Dairemiz gerekçeli kararının tebliği ile ihtaratın yapılmış sayılmasına)

c-)Sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nun 109/3-a maddesi uyarınca Yurt dışına çıkmamak şeklindeki Adli kontrol hükümlerinin KALDIRILMASINA,

d-)CMK’nın 324/4. maddesi gereğince, yapılan yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasına,

e-)Kararın sanık müdafiine tebliğine,

f-)Beraat eden sanık kendisini atadığı müdafii ile temsil ettirdiğinden, müdafiinin emek ve mesaisi karşılığında ilk derece mahkemesi aşaması için, ilk derece mahkemesi karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi üzerinden belirlenen 5.450,00 TL ücreti vekaletin Maliye Hazinesinden alınarak sanığa verilmesine,

Beraat kararına karşı Cumhuriyet Başsavcılığı yönünden kararın geliş tarihinden, istinaf başvurusunda bulunan yönünden ise kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde; hükmü veren Dairemize bir dilekçe verilmesi ya da zabıt kâtibine beyanda bulunup tutanak tutturup hâkime onaylatmak veya bir başka ilk derece ceza mahkemesi ya da Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi aracılığıyla dilekçe gönderilmek, ilgilinin cezaevinde bulunması halinde ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürlüğüne beyanda bulunmak veya bu hususta bir dilekçe vermek suretiyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 286/1 maddesi gereğince TEMYİZ kanun yolu açık olmak üzere, 16/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Whatsapp ile ulaşın bize
Whatsapp'a gönder

Bu Sayfadaki İçeriği KOPYALAYAMAZSNIZ !!!